Translate

29 Ağustos 2018 Çarşamba

                             Ancak doğru anlayışla özü kavrayabilirsin.



*Eğer başın yıldızlarda yaşarsan,er yada geç içlerinden biri beynine saplanacaktır.
*Dağın göl üzerindeki yansıması, gülümsediğinde ki ifadene benziyor.
*Var olmanı özledim. Hakkımda bilmediğin şeyleri saklamayı özledim. Çünkü ne zaman istersem açılabiliyordum sana, dinlediğini bilerek. Anladığını ve yardımcı olduğunu bilerek, hep yaptığın gibi.
Ne kadar saçma olduğunu biliyorum. Bugün sırf beni duymadığın için çaba harcayıp daha önce kimseye anlatmadığım şeyler söylememin.
''Savaşmadan asla vazgeçmem''



*İnsan beyni,sonsuzluğu hiç bir zaman kavramayacak,tam anlamıyla aşki bile. Her şeyin bir mantığı var. Tek bildiğim doğum anında, hepimize ölümsüzlük bahşedildiği. Diyeceksin ki! O halde neden ölüyoruz?
Çünkü var oluş sürecimizde, bir hata yaparız,sadece bir. Ancak, bu bizim,sonsuz yaşamı kaybetmemize neden olur.
Hala sorduğunu duyar gibiyim. Ne hatası?
Bunu bilme becerisi bize verilmedi. ancak sırf bu hata yüzünden insan ölümlü olur.
*Mantık mantık mantık
Ben hatamın ne olduğunu anladım.
Herkes bunu çözemez. Benim hatam, seninle daha erken tanışamamak. Seninle daha uzun yaşayamamak. Bu bana,oldukça iyi bir sebep gibi görünüyor.
Ölümsüzlüğü kaybetmem için özgün bir kapanış düşünüyorum ama tek aklıma gelen ''Seni seviyorum.'' sözleriyle kapanır perde.

Böylesi keskin bir duygu hayatta bir kez hissedilir.ve her şey başladığı yere geri döner ve tekrar edip durur. Döngünün bizden istediği budur.
Sinemanın gücünü bir kez daha kutluyorum.

25 Ağustos 2018 Cumartesi

                                                  Gün uzun anlatamayacağım kadar...



''Birinin ruhuna düş gibi süzülüp girmek bir sanattır, çıkmak ise bir başyapıt."
Durgun bir deniz ve mışıl mışıl uyuyan bir şehirle beraber, el sallayarak beyaz bir gemiye, ait olduğu yere, yaşama bırakıyorum... bir dostu sonsuzluğa uğurlar gibi...
Aşka dair öğrendiğim ise;
''Bir kuğu yeminliyse aşka, ömrü gibi göldür bütün dünya, bitmez boynun eğriliği...'' Kalbimizde ki yarayı sağaltmak gerekiyor...
Olur ya belki bir gün olur ya
hayatım sana gerekecek olursa
gel ve al onu
Öğretti bana;
Sabahın kimsesizliği
ve yalnızlığın sesi
taşıdığım bu hüznün senin için olduğunu
Biliyor musun
Aşk bağışlanmış hüzündür
çok önemli buluyorum bunu
*Ne varsa işitilen,
duyulan ve koklanan,
desin ki: "seviştiler."
*Alphonso de Lamartine
19.09.2018
      'Hayat  Iskalamayı affetmez'

''Ve biterken herkes en çok kendisidir. 
Ve biterken herkes bir yudum dost arar. 
Ve biterken herkes en çok yalnızlığı yaşar…''








Bölüşürken suskunluğu
Kim çizdi hikayemize bunca yol ayrımını
Ya duvarlarını indir
ya vazgeçmeyi öğren
ya da sevmeyi..
İnsan ancak doğru anlayışla özü kavrayabilir...

Yaşamımızda her neyi deneyimliyorsak, onun ötesine geçmek ve yeni bir kapı açmak üzere deneyimlediğimizi bilmek ve bunu hatırlamak önemli.. Zira tüm zorluklar bizi pişiren, hamlığımızı alan ve olgunlaştıran bir etkiye sahiptir.

Kendimiz olma hali ve yaşamı göğüsleme direncini ancak yaşayanlar bilir...

Gülten Akın'da yaşamış... sen, ben gibi;

“biz azaldık” dedim, “dünya da eksildi”
çapaklar kılçıklar temizlendi aramızda
uzaklık mı gerek peki, aşk nerede
“aşk sessiz dolaşır” dedi O
“bir yerlere yağmur yağıyordur, öyle”

eksilenleri topladım, işte, hepsi
geride az bir şey kaldı''

Kimi zaman tüm çevrenin ve şartların tarafsız bir gözle resmini çizemeyiz, değerlendiremeyiz. Bu nedenle, eskilerin deyimi ile, “Mülahaza kapısı”nı açık bırakmalıyız. Yeni düşünce ve alternatifleri dinlemeye, yeniden düşünmeye ve sonuç çıkarmaya açık olmalıyız.

Düşünmek ya da doğru düşünmek konusu tarihe mal olmuş pek çok bilim adamı ve filozof için de belli bir önem taşır.
Honoré de Balzac’ın “Düşünmek görmektir,” deyişi, Confucius’ün “Doğru düşünen haddini bilir,” ya da “Düşünerek yapılan her işin sonu hayırlıdır,” diyen Socrates hemen aklıma gelen bir kaç örnek...

Aldığımız eğitim, niyetlerimiz, olaylara bakış açımız, menfaatlerimiz sorunların ve gerçeklerin karşısında “gözümüze perde” indirebilirler.
Dış dünyayı algılamamız ya da dünyanın görüntüsü bulanık olabilir. Bu görüntüleri tam berrak hale getirebilmek için okumak, akıllı insanlarla konuşmak, tartışmak, empati yapmak, başkalarının duygu ve düşüncelerini önemsemek ve düşünce sanatını öğrenmek gerekiyor.

Düşüncelerimiz bir şekilde ''Ses ya da yazı ile'' ifade edilmezse kültürel katkısı olmaz.
Sözcükler esastır ve ilişki doğru kelimelerle kurulmalıdır.
Böylece anlaşmazlık, çatışma, yanlış anlama gibi küçük ya da büyük karmaşaların oluşması önlenebilir.
Kullandığımız kelimeleri yalnızca bizim değil, karşımızdakinin de anlaması, aynı anlamı yüklemesi halinde uzlaşma sağlanabilir ve sağlıklı iletişim kurulabilir.

Yaşam bir avuç, zaman mutlak.
Kasıntıya, mala-mülke, üne, statüye tamah yorar insani..

Olcay Kasımoğlu

24 Ağustos 2018 Cuma

                                               İnsan zafiyeti hiç bir şeye benzemez...




Bir çok insan; hiç kimsenin ya da hiçbir görüşün etkisi altında kalmadan, olayları olması gerektiği gibi objektif değerlendirmek ve yorumlamak olgunluğuna, bilgeliğine sahip değildir.
Özellikle kendi düşüncesi konusunda fanatik, eleştiriyi kaldıramayan, insanlara zarar veren, empati yoksunu insanların verdiği zarar tahminler ötesidir.
Tarafsızlığın, renksizliğin, vurdumduymazlığın, neme lazımcılığın kurbanı yüz binlerce insan var.
Bu Konuda Şairimiz Gülten Akın' da Seslenmiş;
dipsiz hüzün ve bezginliğin şu tekrarlı günlerinde,oraya gidip,dünyayı unutmak,unutmuş ve unutulmuş olmak,incelmek,uçuşmak,bulutları mekan eylemek i s t i y o r u m...
Zira hayat çıplak gözle katlanılası bir ahvalde değil nicedir.sevgisizlik,sevebilme özrü,yalan-dolan aşklar,kurgulanmış,pazarlıklı ilişkiler...benim soframda değilse de,eline-koluna çarpıyor insanın her adımında.
soluduğumuz maviyi kirletmiyorlar mı? göğün türküsünü bulandırmıyorlar mı....?
Bunca renksizlik içerisinde, kıyamın olduğu yerde her şeye rağmen insanlar; sevginin, dostluğun, iyiliğin gücüne inandıkları için ''nefreti reddetmekte'' birleşiyorlar.
Fikirlerin, ilimin, bilimin ''müzakeresini, rekabetini'' değil ''sen ben'' davasının küçük adamları gibi hesapçı yaşıyoruz.
Büyük sürülerin çelimsiz ayaklarına dönüşüyoruz. Her adımda kendimize çarpıp düşüyoruz..


 Olcay Kasımoğlu

                          Hepimizin ihtiyacı olan



Mutluluğu sağlayan en temel duygu sevgi ve ona yol açan anlayıştır. Belki de yeniden öğrenmemiz gereken budur…



Kendimizi ve doğayı tanımak için, duyguları, düşünceyi ve eylemi uzlaştırmak için, bireysel ve toplumsal yaşamı uyumlaştırmak için, bencilliğe karşı cömertliği anlamak ve yaşamak için, ayrımların karşısına bütünleşme fikrini koyarak; hoşgörü, sevgi, anlayış, saygı gibi değerleri anlamak ve yaşamak için, yaşamın bilinçli bir kaşifi olabilmek için, daha iyi bir dünya ve iyi bir yaşam için;
insan olduğunun farkına varan, maddi ve manevi faaliyeti sırasında hem kendi hem de toplum hayatının şartlarını oluşturan motivasyon ve eğilimlerini iç çatışmaları azaltacak şekilde örgütleyip kaynaştıran,
diğer kişilik ve karakterlere karşı uyumlu davranış sergileyen, başkalarını türlü açılardan ve değişik yöntemlerle değerlendirebilen kişilikli insanlara ihtiyacımız var.

Dinlemesini bilen insan, sorunların tespiti ve çözümünde daha az hata yapar. Dinleyerek daha iyi gözlemler yapar, farklı bakış açıları edinir. Ön-yargıdan uzak objektif kararlar verebilir. Problemlere yeni çözüm yolları bulur.
İnsan kendi iç sesini dinlediği zaman başkalarının sesine de derinlik kazandırır. Empati yeteneğini geliştirir. Başkalarını duygu ve düşüncelerine, kim olduğuna ve neler yaşadığına daha derinlemesine yaklaşır.
Kendimizi dinlediğimiz de güçlü ve zayıf yanlarımızı keşif ederiz böylece başkalarının da artı ve eksilerine yaklaşım tarzımız değişir. Daha insanı bakış açıları kazanırız. Aynı zamanda dinlemek öze inmektir, bakılan ama görünmeyenlere dokunmaktır.

İnsanların duygularını anlamak kendimize olan güveni artırdığı kadar başkalarının da bize güven duymasına neden olur.
İlişkilerin kırılganlığını ve insanlar açısından taşıdığı önemi anladığımız zaman daha dikkatli ve özverili oluruz.
Başkalarının duygularını örselemeden onları anlamaya çalışırız.
Kendimize ve başkalarına kulak verdiğimiz zaman evrende bizi dinler.
Yoksa, neden ve niçinlerle, endişe ve kuruntularla geçen bir yaşamın değer ve anlamı ne kadar olabilir ?

Olcay Kasımoğlu
Kalbi olanların çok az olduğu bu yitik çağda, hüzünlenmek bir ayrıcalıktır...



''Duydum ki.
Kuşlarını alıyor gidiyormuş gökyüzü''
Olsun;
Gidenleri öpün benim için
Hayat;
Bir rüzgarın esişi değil mi
Beraberiz ebediyen.
Her şeye, herkese rağmen...


''İlhan Berk
                                                                 Anlaşıldığınız yer evinizdir.



Kendiniz olduğunuzda;
''Sevgi size derin bir anlayış veriyor ve bu anlayış da değerli bir şey. 
Anlayış, aitliği besler. Gerçekten anlaşıldığınızı hissettiğiniz zaman kendinizi, diğer ruhun güvenine ve sığınağına bırakmak konusunda özgür hissedersiniz.''
Yaşama amacımızı gözden kaybetmeden;
Ruhu duyarlılıktan yoksun olmayan, sevme kapasitesi olan bilinçli özgürlüğe, samimi ve içten sevgilere ihtiyacımız var.
Ben buna sevgi sanatı diyorum.
''Bu sevgi sanatı, diğer insanın özel ve kutsal kimliğini açığa çıkarır. Sevgi, diğer insanın bireyselliğinin ve ruhunun gizli imzasını gerçekten okuyabilecek tek ışıktır.''
Hayatta arzulanabilecek çok şey var.
Önemli olan bir insanın en çok ihtiyaç duyduğu iç dünyasında eksikliğini hissettiği şeyin farkında olması onu arzulaması ve onun peşinden gitmesidir....
Kaybedenler veya elde etikten sonra zevkini yasayamayanlar genelde en çok ihtiyaç duydukları şeyi (iç dünyalarında aç oldukları şeyi) değilde gelişi güzel seçtikleri için arzularını elde edince de zevkini yaşayamıyorlar daha doğrusu o tatmin edici huzur verici duyguyu yakalayamıyorlar.
Gönülden, gözden düşmeden;
Hayatımıza giren insanlara yüreğimizden söyleyebileceğimiz en güzel dörtlük bu olsun, ne dersiniz?
''Seni "Eğer" diye sevmedim
Beklentiler olduğu için.
Seni "Çünkü" diye sevmedim
Çıkarlar olduğu için.
Seni "Rağmen" sevdim
Her şeyinle olduğun gibi,
Her şeye "Rağmen"...''
Dünya zamanı, bir kirpiğin birbirine değmesinden daha kısa!
Sevgiyle gideceğimiz yerlerimiz, yolumuzu gözleyen ve yolumuzu karşılayan sevdiklerimiz olsun.
Aşkla kalın...
Olcay Kasımoğlu