Translate

1 Şubat 2019 Cuma

Şair Pablo Neruda/ Postacı Filmi

1950' li yıllarda şair Pablo Neruda politik nedenlerden ötürü küçük bir İtalyan adasına sürgün edilir.
Neruda'nın gelişi ile artan posta işlerine çare olması umuduyla yaşlı bir balıkçının işsiz oğlu işe alınır.
Bu getir götür sırasında şairin dostluğunu kazanır.
Metaforu , şiiri , aşkı ve hayatı anlamaya, anladıkça sorgulamaya başlar.
Bir balıkçı kasabasında doğanların balıkçı olması gerektiği düşüncesini kendi içinde yıkıp, o da bir dünya insanı olmanın gereklerini yapmaya başlar.
Şiire duyduğu hayranlık, aynı zamanda Mario'noyu yeni bir yolculuğa çıkartır.
Neruda; postacıya kendi şiirlerini kullandığı için çıkıştığında, postacı ona : " Şiir yazarına değil ihtiyacı olana aittir. " cevabını veriyor.
Şiirden, güzel insanlardan beslenmenin, insanı engin ve geniş kıldığını kim inkar edebilir !
Şiir denen şey, hayatı mümkün olduğu kadar gerçek kılmak için çaba sarf etmenin diğer adıdır.
Yine filmde, Paplo Neruda ile postacı Mario Ruoppolo'nun deniz kıyısındaki konuşmalarından bir bölüm;
"Metafor ne demek sayın Neruda?"
"Bir şey söylerken, başka bir şeyi ima etmektir sevgili Mario."
"Nasıl yani, sayın Neruda?"
Neruda denizle ilgili bir şiir okur.
"Bu şiirdeki deniz, hayatın metaforu olarak kullanılmıştır Mario, nasıl buldun şiiri?"
"Çok güzeldi sayın Neruda, sanki içinde tekne salınıyordu."
"Bak sen de metafor yaptın Mario!"
"Ne zaman yaptım?"
"Şimdi...'tekne salınıyordu içinde dedin'."
"Tekne bir metafor yani..."
"Evet..."
"Deniz bir metafor, gökyüzü bir metafor, o zaman tüm dünya, başka bir şeyin metaforu sayın Neruda..."
"Sevgili Mario bu sorunun cevabını denize girip biraz düşünmek istiyorum."
Denizden çıktığında Marioyu kendi kendine konuşur bulur:
"Metafor...Metafor"
                                                                                                            Ve beni en çok etkileyen, Mario'nun, yaşadığı yere ait söyleyebileceği şeyleri sözle değil ''Dalgaların, sessizliğin, gökyüzünün, yeryüzünün, yıldızların ve taşların sesini'' kayda çeker. Her varlığın bir kalp ritmi olduğunu düşünüp bunları bant kaydıyla Nerudaya göndermek istemesi çok özel bir anlayışıda beraberinde taşıyor.
İzlenmeli, en azından şiirin insana dair, yaşama dair yaptığı hiç bir haksızlık yok. Bunun yanında yaşayan ve var olan, olmayan her şeye dair söyleyeceği, duyacağı, koklayacağı, dokunacağı çok şey var.
Tamamen, büsbütün içine alan saran, sarmalayan engin bir yolun yolcusu olmasının ince ayrıntıları, insana engin bakış açıları kazandırıyor.
Bununda ne sınırları, ne etniği, ne kökeni, ne milleti, ne sarayları, ne şatoları, nede kralları var.
İnsan, böyle bir seslenişe nasıl kayıtsız kalabilir:
Ne yapayım ben şimdi?
Tasarlanabilir mi dünya
her yanına ektiğin çiçekler olmadan
Nasıl yaşamalı seni örnek almadan,
senin halk zekanı, ozanlık gücünü duymadan?
Böyle olduğun için teşekkürler,
teşekkürler türkülerinle yaktığın ateş için.

Şiirin yoluna yoldaş olanlara, yolu sevgiden geçenlere, şiirle yaşam büyütenlere selam ile görmeden bakan, duymadan dinleyen, hissetmeden dokunan, düşünmeden konuşan,sevmeyi bilmeyen insanlardan uzaklaşıp dinlenelim şiirin kollarında...


Olcay Kasımoğlu

2 yorum:

Barış Tutunan dedi ki...

İZLEDİĞİM VE ÇOK BEĞENDİĞİM BİR FİLMDİR...

https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=7374168482621215247#usersettings dedi ki...

Merhaba sevgili Barış Tutunan, izlerken şiire ve şaire dair oldukça hoş duygular bıraktı belleğimde. İzlenmesi zenginleştirir bizi. Teşekkür ederim, sevgiyle...