Translate

9 Ağustos 2019 Cuma

“ Anne ve babamdan şikayetçiyim. Beni dünyaya getirdikleri için…”

Zain'in zorlu ve haklı mücadelesini izlerken içinizin burkulmaması mümkün değil.
Nadine Labaki’nin çarpıcı, çarpıcı olduğu kadar gerçekçi, bir o kadar da duygusal, ama daha da önemlisi isyan ettiren filminde;
Yoksulluk, çocuk işçiliği, çocuk istismarı, göçmenlik,, kimliksizlik ve tabii hepsiyle birlikte yabancı düşmanlığı gözler önüne seriliyor.
Cahillik ve tutuculuk çözüme izin vermiyor.
“Kefernahum”, “Beni niye dünyaya getirdiniz?” diye ailesine diklenen bir çocuğun filmi değil. Tam aksine, mücadele etmeyi tercih eden bir çocuğun filmi...
Dünyanın başka şehirlerinde yaşayan Zain gibi çocukların varlığından haberdar olmak için, için de bulunduğumuz koşulları daha iyi anlayabilmek için izlenmeli...
Filmin gelişen olaylara birçok perspektiften bakarak kafamızı karıştırdığı dahi söylenebilir. Yönetmen Nadine Labaki'nin, dünyaya çocuk getirmekten ziyade, çocukların içine doğduğu toplumsal yapıyı tartışmaya açmak istediği de söylenebilir.
.
Kefernahum, Ortadoğu’daki mülteci sorununu ve bu sorun nedeniyle artan çocuk hakları ihlal ve istismarını tüm çıplaklığıyla anlatan bir film olduğunu söyleyebiliriz.
Filmde ki oyuncuların çoğu ilk kez kamera karşısına geçen Lübnan’daki sokak çocuklarından oluşması yönüyle de benzerlerinden ayrışıyor. Belki de filmi bu derece etkileyici yapan karakterlerin de bu kadar içerisinde olması.
Filmin baş rolündeki Zain gerçek hayatında Suriyeli mülteci. Lübnan’da getir-götür işleri yaparken yönetmen Nadine Labaki ile yolları kesişiyor.
Filmde, bebek yaşına rağmen ciddi bir rolü olan Yonas (Boluwatife Treasure Bankole) ise masumiyet ve hissiyatın merkezi olmuş desek abartmış olmayız.
Filmi izledikten sonra kendi kendime dedim ki;
Bir çok insanın kalbinde zincirler var. Kim bilir belki bir çok insanın kalbinde ki o zincirleri kırıp, dünyaya bakışlarını değiştirir, kim bilir..!!
Olcay Kasımoğlu

Hiç yorum yok: