Translate

1 Ağustos 2019 Perşembe

''Kuş tüyünden boş bir kafestir iyi olanın yüreği''

Başarı, doğru karar  iki insanı sevmez. O'nu hak etmeyenleri ve ona henüz hazır olmayanları.
Başarı olsun, sevgi olsun kendisinin efendisi olanların onunla olmayı hak ettiğini düşünür...
Ve olumlu yaşamayı bilenler, sade ve basit yaşamayı seçerler.
Bugün okuduğum bir yazını sizlerle paylaşacağım.
Bir bilge yetiştirdiği öğrencisini yanından ayrılmadan önce çağırır ve sorar; 

"20 yıldır buradasın, neler öğrendin?"
"Yedi gerçek öğrendim" dedi öğrenci.
"Say" dedi bilge.

"Birincisi?"
"Dostluklar ikiye ayrılır: Kalıcı dostluklar ve geçici dostluklar. Hayatta bir zorluk ortaya
çıktığı anda bozulan dostluklar daha çoktur, kalıcı dostluklar çok azdır."

"İkincisi?"
"İnsanların çoğunluğu kalplerini ve beyinlerini geçici değerlere ayırmışlar. Bu değerler uğruna kendi gerçek niteliklerinden taviz vermekten, kötü şeyler yapmaktan çekinmiyorlar..."
"Üçüncüsü?"

"İnsanlar, amaçlarına ulaşmak için birbirlerini ezmekten çekinmiyorlar. Oysa başkasına kötülük yaparak elde edilen her şeyin geldiği gibi ellerinden gideceğini anlamıyorlar."
"Dördüncü?"

"İnsanlar gerçekte bir anlamı ve önemi olup olmadığını hiç düşünmedikleri fakat değerli ve anlamlı saydıkları şeyler yüzünden birbirlerine zarar veriyorlar. Bu şekilde hayati birbirlerine zehir etmeye alışmışlar."
"Beşinci?"

"Herkes yanlışın nedenini, başarısızlığın nedenini başkalarında arıyor. Kimse, başına ne geldiyse aslında kendi yüzünden geldiğini anlamıyor, kendi suçunu, yanlışını kabul edip düzeltmiyor."

"Altıncı?" 
"İnsanlar helal lokmanın ve bölüşmenin değerini bilmiyor. En lezzetli lokmanın helal lokma olduğunu unutuyorlar. Vicdanları ve mideleri arasında kaldıkları zaman midelerini tercih ediyorlar."

"Yedinci?"
"İnsanlar bir şeye dayanmadan yaşama gücünü bulamıyorlar. Bu yüzden çoğu zaman anlamsız şeylere sarılıyor, güveniyorlar. Asıl sarılmaları ve güvenmeleri gereken belki de tek duygunun sevgi olduğunu anlamamakta ısrar ediyorlar..."
"Güle güle!" dedi bilge, "Artık yola çıkabilirsin, yolun acık olsun...!"

Hayat insana vaatte bulunmaz. İyi insan olmak araç değil amaçtır. İyi insan olmak başına kötü bir şey gelmeyeceği anlamına gelmez. İyi insan olmanın ödülü zaten iyi insan olmuş olmaktır.
Başımıza gelen kötü sonuçlar için kötü insan olma şartı yok.
Neden ben diye sorarken kendimize, iyiliğe güvenmek güzel ama o'na dayandırmak akıllıca değildir.
Başımıza gelenlerin ne olduğuyla değil, içimizde olanların ne olduğu ile ilgilidir.
İnsan kendini en iyi eylemleriyle ele verir. Goethe'nin dediği gibi ''İnandığı gibi yaşamayan, yaşadığı gibi inanır''
Hayatımız da ne olursa olsun ne yaşamış olursak olalım kendi ilkelerimiz, değer yargılarımız olsun. Kafa karışıklığı tüm kötülüklerin anasıdır. İnsanı içten içe yer. Hayatla aramıza tel örgüler çeker. Bunu için zihnimizi düzenleyip, yargılarımızı periyodik olarak gözden geçirmek bize akıl yollarını açar.
Beni sevindiren, acı veren, düşündüren  ya da ilgimi çeken her olayı bir imgeye, bir şiire dönüştürme ve böylelikle olaylarla gönül bağı kurma huyumdan ömrüm boyu vazgeçemedim.  
Ah hayallerin
Ah düşlerin ülkesi sevdiğim
Ah gözlerime en yakışanım
Gün ağarırken
Herkes kendince bir ses verecek
Seken bir ruhla
Dolu dizgin ulu ormanların uğultusu
Kuşların musikisi inletecek yeri göğü

Ya ben
Ben...
Fısıltılarımızın yitip gittiği sessizlikte
Engin birikmiş bir beyazlık içinde
Zifir bir yalnızlık titretirken yüreğimi
Seni düşünüyorum
Gökyüzünün altında
El değmemiş sabahın esintisiyle
Hiçbir dilde yazılmamış sözler içinde
Bir yeşil el
Bir mavi yürek
Bir elim sen
Bir elim ben
Hiç bir yere sığmıyor ayak izlerin
Gök mavi
Deniz mavi
Mor dağlar
Yeşil ağaçlar
Farklı değiliz aslında
İkimiz de aynı maviliği soluyoruz
Kuşan yılların fısıltılarını
Uyandır bağrındaki delice seviyi
Öfkeyle değil;
Sevgisiyle kazanır kişi yaşamı
Sürdürür erkini
Sessiz pencerelerde
el sallanmanın vakti geçti
Gelip öpmenin zamanıdır artık...

Hiç yorum yok: