Translate

6 Ağustos 2019 Salı

''Sizin ki canda, bizim ki patlıcan mı?''

Kafaları ve gönülleri aydın insanları seviyorum.
Cezalandırma, intikam duygusu taşımazlar. Fışkıran pınarlar gibidirler, gür konuşurlar..Örtüsüz kimlikleri vardır, duygu adamıdırlar, yarı yolda gördüğüne değişmezler. ..Güzelliğin sesi bu zinde canlara yaraşır. Çünkü, berrak gözleriyle yanıtlarlar gülüşlerinizi (!)

'Sizin ki canda, bizim ki patlıcan mı?'' adlı tiyatroyu gençlik yıllarımda izlemiştim. 
Yeniden izlemek ve ülkemin hallerine bakarak iç geçirmek..

Kültürel besinden payını alamayan bireyler ve toplumlar gelişemez. Bütün yaşanmışlıklar, tarihteki bütün değişimler bunun kanıtıdır.
Ve bu çağ sermayeden yana işleyen bir sistem olarak karşımızdadır.Neyin parçası olduğunu bilmeden gök-taşı gibi boşlukta yuvarlanıp giden o kadar çok insan var ki!!
''Görmüyoruz sanmayın iç yüzünü işlerin,
O doğru duruşların, o eğri gidişlerin,
Neler çiğnediğini hiç durmadan dişlerin,
Ne yolda olduğunu o yaldızlı fişlerin,
Biliriz yenileni kuzu mudur, tavşan mı?
Sizinki tatlı can da bizimki patlıcan mı?
Maroken koltukların çıkardınız tadını,
Yokladınız güzelin elcilini, yadını,
Şu ince belli kızı, şu fıkırdak kadını,
Ne dediniz olmadı, bir yosma mı, civan mı?
Sizinki tatlı can da bizimki patlıcan mı?
Sizler de bizdendiniz, ne çabuk ayrıldınız?
Her biriniz en yüce yerlere kayrıldınız,
Kiminiz doğruldunuz, kiminiz eğrildiniz,
Böylece zevk içinde yaşarsınız, yalan mı?
Sizinki tatlı can da bizimki patlıcan mı?
Yok mu ata malından azıcık pay bize de?
Adımız hiç görülmez pasaportta, vizede,
Biz de gezmek isteriz Londra'da, Gize'de,
İsterseniz gideriz hatta Portekiz'e de.
Bizim yerimiz sade Sivas, Erzurum, Van mı?
Sizinki tatlı can da bizim ki patlıcan mı?
Ne sorulur bilseydik, amcamız, dayımız mı?
Değilse nemiz eksik aklımız, boyumuz mu?
Yoksa beğenilmeyen bir kötü huyumuz mu?
İnanımız mı bozuk, kanımız, soyumuz mu?
Bizim kanımız başka, sizinki başka kan mı?
Sizinki tatlı can da bizimki patlıcan mı?
Bizler de sizin gibi yorulmak istiyoruz,
Divanda, encümende kurulmak istiyoruz,
İnsanlar sırasında görülmek istiyoruz,
Kırk yıl posteki gibi sürünen de insan mı?
Sizinki tatlı can da bizim ki patlıcan mı?
Süründük bu kadar yıl Aydın'da, Muş'da, Van'da,
Kahve gibi kavrulduk, dövüldük bu havanda,
Şöyle bir yaşamadık Karlisbat'da, Lozan'da,
Fakat arılar gibi çalıştık bu kovanda,
Balı, kaymağı sizin, bize acı soğan mı?
Sizinki tatlı can da, bizimki patlıcan mı?''
Namdar Rahmi Karatay'a teşekkürlerimle...
İnsanlar her şeyi bilemez. Herkes sayısız konu da bilgisiz yaşar, bilgisiz ölür. Bu doğal ve pasif bilgisizlik kişiseldir. Fakat tehlikeli bir cehalet türü var:
Düşman gösterilerek yönlendirilen cehalet örgütlenmiş olur ve tehlikeli cehalettir. Tarihte de bunun sayısız örneği var.
Olcay Kasımoğlu

Hiç yorum yok: