Translate

24 Şubat 2019 Pazar

Düşlerini yasaklama

''Bütün mesele hazır olmakta
Yoksa alem niye görmesin sevincimizi?''
Kendin olmanın nasıl bir şey olduğunu kimse sormamıştı bize.
Yaşama dair hissettiklerimizi, içimizde ki denizi, saçlarımızda ki rüzgarı nasıl karşıladığımızı kimse sormamıştı bize.
Sonra tanıdığım onca insanı düşündüm ve gördüğüm, yaptığım onca şeyi.
İnsanlar neden yıpranmış yalanların yüküyle devam ederler hayata?
Dışarıda fırtına kopuyor kulakları sağır edercesine, ya insanlar; insanlar gizli, saklı yaşıyor aşkı.
Köşe kapmaca bir doyumsuzluk. Hatsız, çapsız, korkarım çağın vebası bu.
Sevgi, dostluk kelimesi dillerden düşmüyor.
O zaman niye üşüyor yürekler?
İnsan yüreği, gümbür gümbür sevmekten korkuyor.
Sevginin naif sorumluluğundan korkuyor.
Sahip çıkmakla, sahiplenmenin ince ayarına akordu bilmiyor.
Bir sağır türkü dillerde yüreklere inmiyor.
Gölgelerin silik oyunları dolaşıyor gölgelerinin üstünde. Hep bir geç kalınmışlık hikayesi, hep keşkeler, amalar kaplıyor bir sis gölgesi gibi dört bir yanımızı.
Oysa dudaklarımızın bırakmayı ret ettiği gülüşleri var.
Mantığa, gerçeğe, sevgiye ve insan dayanışmasına olan inancımız var...
Şhakespeare' in manalı seslenişinde ki gibi;
Kanın coşkun akıyorsa damarlarında boyun eğme olup bitenlere.
Yüreğimizde ki çocuk büyüyecek..
Hükmü müebbet acımızda bal köpüğü, sevincimizde ki giz yazılacak sevdaya...
Göğsünde sevgiyi biriktiren çiçek yeni bir güne doğup, yeni bir filiz sürecek hayata...
Yapraklanacak dallar, devrilecek dağlar, geçilecek sevda tarafına...
Yeter ki sen çocuksu düşlerini yasaklama, umutsuz yaşanmıyor....
Olcay Kasımoğlu
Resim: Muzaffer Oruçoğlu

Hiç yorum yok: