Şimdilerde bir çok yerde, yüreğin dilinden gelen o buğulu şiirleri değil de fabrikamatık şiirler üretilmeye çalışılıyor.
Şiir yazmak ezberletiliyor..
Şiir kalbe dokunan duyguları, düşünceleri, acıları, sevinçleri inci gibi işleyip okura sunandır.
Şimdilerde moda olmuş; şiiri kelimelerin içine sakla, okuyan bulsun, bir yere kadar evet ama bir yerden sonra yoruyor şiiri.
Hele birde afili, mafili, şıngır mıngır kelimeler...
Şiir yazmak ezberletiliyor..
Şiir kalbe dokunan duyguları, düşünceleri, acıları, sevinçleri inci gibi işleyip okura sunandır.
Şimdilerde moda olmuş; şiiri kelimelerin içine sakla, okuyan bulsun, bir yere kadar evet ama bir yerden sonra yoruyor şiiri.
Hele birde afili, mafili, şıngır mıngır kelimeler...
Şiir felsefedir, şiir akıldır, şiir buram buram sevdadır, candır can. Yüreğe dokunur, acıya dokunur, haksızlığı haykırır, sızım sızım inletir insan olanı. Vicdanı tirim tirim titretir, hissettirir...
Severim iyi okuru ve şiirle yaşama muhalif olanı, ayrık köprüleri yıkanı...
''Temayı bulmak için "Şair, bu şiiri niçin yazmıştır?" sorusunu sorarız, aldığımız yanıt bize temayı verir. Temanın eskimesi olmaz.''
İyi bir imge de duyusal düzeyde tükenmeyip düşünsel düzeyde heyecan yaratmalıdır. Somut bir yönelimi en ekonomik söyleyişle kurmalıdır. Böylece okura çağrışım olanağı verilir ve onun da bir düşünsel haz alması sağlanır.
Kullanılması düşünülen imge, şaire özgü olmalı, şairin sözcüklerine ve imgelerine kendini katma çabası sürmelidir. Çünkü şiir, içselleştirilen sözcüklerle yazılır. İmge de bu sözcüklerin dilde sürekli parlayıp sönen bilenmiş kılıcıdır.
İmge yaratma yolları da bütün şiir araçları gibi, okurun şu ya da bu imge biçimiyle ne derecede içli dışlı ya da yüz göz olduğuna göre değişir.
Akil ve bilinçle beslenen ve sevgiyle, umutla taçlandırılan dizeleri dünyaya armağan eden şairler, sonsuzluk şerbetinden içmeyi hak etmişlerdir diye düşünmeden edemiyorum.
Bununla birlikte, insanların eylemleri ve söylemleri hiç şüphesiz ki hayatla olan ilişkilerinin rengini ve biçimini tayin ediyor.
Şiir yazarken, okurken kalbim heyecanla çarpar. Her defasında, tekrar tekrar aynı duyguyu hissetmekten alıkoyamam kendimi.
Aynı anda o kadar çok şeye aşk duydum ki; çocuklarıma, aileme, acılarıma, olgunlaşmama, sevginin şifacılığına, göldeki nilüfere, gökteki kuşa, yerdeki ağaca!!
Aynı anda o kadar çok şeye aşk duydum ki; çocuklarıma, aileme, acılarıma, olgunlaşmama, sevginin şifacılığına, göldeki nilüfere, gökteki kuşa, yerdeki ağaca!!
Sanatı, doğayı, insanı, yaşamayı seviyorum. Yazarken evrenle kurduğum bağı seviyorum.
Zincirleri yok, ülkesi yok, yıkandığı nehir benim ruhum ve o ruh hiç kimseye kul değil. Yaşamın içinde gürül gürül akan; dingin ve özgün bir nehir...
Ve şair; sadece kendi yaşamını, yaşadıklarını kaleme almaz, yaşama bir bütünlük içerisinde bakar...bu bütünün içinde her şey, herkes vardır...
Başkalarının gözünde, yüreklere inmenin ince duyarlılığıdır, anlamaktır, anladığını yorumlamak ve sezgilerini, anlatabileceklerini biçimlendirebilmektir.
Şiirse; hayatın kendisi ve hayat kadar örgütlüdür ve evrensel bir değerdir.
Şairse; olgun insandır ve bu olgunluğun yansımasın da, haksızlıklara karşı çıkabiliyorsa, duyarlıysa, eşitliğe, adalete, özgürlüğe önem veriyorsa iyi bir okurda, şair duyarlılığına sahip olabilir...
Ve şair; sadece kendi yaşamını, yaşadıklarını kaleme almaz, yaşama bir bütünlük içerisinde bakar...bu bütünün içinde her şey, herkes vardır...
Başkalarının gözünde, yüreklere inmenin ince duyarlılığıdır, anlamaktır, anladığını yorumlamak ve sezgilerini, anlatabileceklerini biçimlendirebilmektir.
Şiirse; hayatın kendisi ve hayat kadar örgütlüdür ve evrensel bir değerdir.
Şairse; olgun insandır ve bu olgunluğun yansımasın da, haksızlıklara karşı çıkabiliyorsa, duyarlıysa, eşitliğe, adalete, özgürlüğe önem veriyorsa iyi bir okurda, şair duyarlılığına sahip olabilir...
Şiirlerimde;
Toplumu algılama ve anlama çabalarımın yanında, en temel duygumuz olan özgürlük ve özgürleşmeye, geleneksel kalıplardan arındırılmış sevgilere, erkek egemen toplumun sosyal, psikolojik ve ideolojik bütün dayatmalarına karşı bir kadın sesinin yükselişidir aynı zamanda...
Toplumu algılama ve anlama çabalarımın yanında, en temel duygumuz olan özgürlük ve özgürleşmeye, geleneksel kalıplardan arındırılmış sevgilere, erkek egemen toplumun sosyal, psikolojik ve ideolojik bütün dayatmalarına karşı bir kadın sesinin yükselişidir aynı zamanda...
Bununla birlikte, erkeği sadece günah keçisi kabul eden kadınların nefret dolu söylemlerini de onaylamıyorum.
Derinlik olmadan, emek verilmeden sadece duyguyla şiir yazmayı da kendimce yeterli bulmuyorum.
Daha fazla bilgilenme, daha fazla duyarlılık; ancak o zaman ölçüsüzlüğe meydan okuyabiliriz.
Daha fazla bilgilenme, daha fazla duyarlılık; ancak o zaman ölçüsüzlüğe meydan okuyabiliriz.
Olcay Kasımoğlu