Translate

19 Temmuz 2019 Cuma

Yücedir insanın kendine dokunması...

Fotoğraf açıklaması yok.





















Önemlidir insanın kendi iç sesiyle yüzleşmesi. Bu bir yerde teslimiyetteki esrikliğe karşı da derin bir duruştur.
Hayatın içinde, kendi yerimizi aramak, sonucu değiştirebilecek aktif bir oyuncu olarak katılmak; bir yaşam boyu, bunun için mücadele etmek, hem kendimize hem insanlığa karşı sorumluluğumuz ve en büyük ahlaktır aynı zamanda.


Bazı toplumsal kaoslar, insan davranışlarının yozlaşması ve insanları bir arada tutan ortak değerlerin zayıflaması beraberinde sorunları ve ahlak yapısının bozumunu başlatır

K.W.Klemperer bunu çok iyi sentezlemiş.

"Önemli Sosyal olaylar ve dönüşümler yaşandığı anlarda toplumda bir anlama, ifade etme hissi uyanır.
Yapılan ifadeler genellikle yaşananı yansıtmaz.
Sadece birey anlamlandırma ihtiyacını tatmin eder.
Yaşananı anlamak ve ifade etmek o olayın üzerinden makul bir süre geçmesiyle mümkün olur."
Kaldı ki kendini bilen için, ahlaki yaklaşımların faydası olmaz, yargılamalar ise yalnızca davranış kalıplarını korumak için vardır.
Zaten gerçek insan kurallar sayesinde asla bir şey elde etmez.
Çünkü bazen ne kadar çok şey bildiğinin ve öğrendiğinin bir önemi de kalmıyor. Hayat öyle bir ders ile çıkıyor ki karşına… Mesele ne kadar kendin olduğun ve ne kadar kendi gerçekliğinin içinde bulunduğundur…

Nede olsa insan zaafları olan bir varlıktır; varlığının anlamını içselleştirmemiş ise hep tekrarları oynar.
Sonra serzenişler karışır söylemlere 'ben akıllanmam diye' oysa sorun akılda değil, yaşadıklarımız karşısında takındığımız tutumdur.
Sorumluluk bilinci olgunlaşmamışsa insanın verdiği sözleri unutur, yerine getirmeyeceği sözler verir, niçin verdiğini bile unutur.
Hep başkalarını kötüler. Kendini yüceltmenin yolunun sadece başkalarını eleştirmekle değil, kendini geliştirmekle olabileceğini unutur.
Zamanını boş yere harcar, zamanın ne kadar değerli olduğunu unutur.
Hep birilerini suçlar kendine ayna olmayı unutur.


Sevginin gücüne sahip olmayana hiç bir şey güç vermez...Sevgi bir tutumdur ve sevgisiz geçen bir hayat, israf edilmiş bir hayattır. 
Yunus Emre’nin “sevelim sevilelim” sözündeki sırrını kuşanarak..Yollara-yolculuklara, sevgilere, üşürken ısınmalara; tadını bütün bunlardan alan hakiki sevmelere, kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz...


Bu sığ yürekler
Bu ezbere yaşamlar
Dokunurken yürek telimize
Kuşluk vaktinin yağmur bulutu gibi
Arala maviyi gölgeleyen bulutları
Güneşin sinesinde çözülsün dilimiz

Yoksa an gelir
Hayat alır elimizden
Umudumuzu
Yüreğimizi
Sevdiklerimizi

O zaman
Bir kıyısı olmalı bu acıların
Bir gülüşe çıkmalı sonu
Dökülmeli kirpiklerden
Yarının güzel günleri..!


Olcay KASIMOĞLU

Hiç yorum yok: