Translate

1 Temmuz 2019 Pazartesi

Yaşam ve Ayna

Hayatta bir yol çizmek ve o yolu sonuna kadar takip etmek yüreklilik ister !!
İlgili resim
Yaşamdan bize ne yansıyorsa, o biz davet ettiğimiz için buradadır.
O bizim kendi varlığımızdan gelmektedir.

Bu algı; evreni ve içindekileri onurlandırmadığımız anlamına gelmemeli aksine bize yansıyan bu güzellikleri içselleştirmemizdir ''onlar ve siz'' ayrımını ortadan kaldıran.
Yetersizlik ve güvensizlik duyguları yaşamın her alanında karşımıza çıkar.
Onu göğsümüzde büyütmediğimiz sürece geldiği gibi gider.
Bakış açımız,algılama zerafetimiz bütüncül olduğu sürece yaşamın yedek oyuncuları değil, yaşamın göbeğinde terimizi akıta akıta, kana kana içerek bu yaşamın gerçek sahibleri oluruz.
Yaşamda dik durmak için illa da biri ve birilerinin varlığına yaslanan, sürekli ihtiyaç duyan benlik en küçük bir çekilmede yerle yeksan olur.
Bize yol gösterici olabilirler, farklı zenginlikler katabilirler lakin bizim adımıza hayatı yaşayamazlar. hayatı deneyimleyecek olanda, soluğumuzu katan da biz olabiliriz.
Bilinçte ilerleme, algılamada derinlik kendi içimize yapacağımız yolculuklarla mümkündür.
Doğa,insanlar bize sadece farklı pencereler açar. Bu pencerelerden bakan gözler bizimdir,kimse kimsenin yerine görmez, nefes alamaz.
İnsan kalabalıklarında içimize yapacağımız yolculuklar bizi bütüne ulaştırabilir.
Yaşam; bizden, kendi gücünüzü keşfetmeye cesaret edin diye bağırıyor.
Bunları; dört mevsimle ''yağmurla, karla,rüzgarla,güneşle'' bize sık sık hatırlatıryor.
Bu yaşamı ertelemeyin, bir başka “uygun” anı beklemeyin, şimdi yaptığınız seçimler küçük görünse de ''kendinizi olduğunuz halinizle'' kucaklamanın ödülü size özgürlüğünüz olarak dönecektir.
Yeter ki siz buna inanın diyor, inanmaksa tamamen bize kalmış, ne dersiniz, çok geç olmadan, yaşamın yüreğine yüreğimizi değdirmeye değmez mi?
Kanatlarımızı enginlere açmaya, keşkeleri olumlamaya, kabimize aldıklarımızla aydınlık bir umuda elele yürümeye değmez mi?
İnsan, hep ne satın aldığının fıyatı üzerinden koşar yaşamın içine oysa bir yaz boz tahtası değildir yaşam.
Sadece başarıya odaklanır lakin taşıdığı anlam üzerine kafa yormaz. Öğrenir, sadece öğrenmek yetmez önemli olan öğrendiklerini öğretmekdir.
İnsan yaşarken; hayata bir anlamda kendi varlığını katmalı. olayların,insanların farkında olmalı. farkındalık yaratmalı, her günü aynı gün gibi yaşamanın neresi güzelliktir.
Bu evrende ki varlığının anlamının farkında olmalı. zengin ve yoksul olmanın biçili ve biçimsiz kalıplarını fark etmeli. Paranın zenginliği ile kültür ve farkındalık zenginliğinin o ince çizgisini keşf etmiş olmalı. Öylesine yaşamamalı.
Güzelliği uzaklarda değil kendi varlığının özünde aramalı.
Çocukların sadeliğini, ihtiyarların yaşanmışlıklarını, ilim ve bilimin yeşerdiği yerleri, üreten ve anlam katan insanların yaşamında kendine yollar çizmeli.
Sevginin gücüne, iyiliğin paylaştıran tarafına yüreğini çevirmeli.
Yaşamı göğüslerken; seçimlerinin sonuçlarını günahıyla sevabıyla göğüsleyebilmeli.
Yaşam korkakları sevmez.
Unutmayalım ki ‘cesur bir kez, korkak bin kez ölür’. Önemli olan, insanın böyle bir toplumda bir “mezar taşı” gibi suskunluk simgesi olmamasıdır."
Ömür dediğin üç gündür, dün geldi geçti yarın meçhuldür…
farkındalık yaratalım..
O halde ömür dediğin bir gündür o da bugündür..
Olcay Kasımoğlu

Hiç yorum yok: