Translate

3 Temmuz 2019 Çarşamba

Hedefini bilmeyenler işi tesadüfe bırakırlar

Aklı-fikri sanata, bilime inanan/ Gök mavisinden yeni bir aşk doğacak/ Sevgi büyük sözü söyleyince/ Utancından ölecek savaşlar!
İnsan kendi dar sınırlarından çıkıp daha zengin bir yaşam deneyimine ulaştıkça bakış açısı değişiyor.
Bunun içinde; sanatla renklendirdiğimiz yaşamlarımızı, anlamlı sevgilerle derinleştirmemiz gerekiyor! Belki de yeniden öğrenmemiz gereken budur…
Yaşamlarımızı nasıl sürdüreceğimize, geleceğimizin ne olacağına dair kararların alındığı siyası platformda insanlar neyi, niçin seçtiğini bilmiyorsa, insanların geleceğini öğretilerle, kişisel çıkarlarla tayin ediyorlarsa önce bizim kendimizi güncellememiz gerekiyor.
Kendi vicdanımıza, kendi insan olma değerimize sahip çıkmamız gerekiyor.
Hakkın ve adaletin hüküm olduğu bir dünyada yaşamak istiyorsak, siyaseti tanımalı ve ortak kararlarda sorumluluk üstlenmeliyiz! Adil bir yaşam, ancak kişinin ruhen ve bedenen gelişmesi, yaşadıklarını anlamlandırması ve çözümler geliştirmesi yoluyla sağlanabilir.
Ancak o zaman anlamlı ve insanca yaşamın tarafında oluruz.
Siyaset bir bilim dalı demiştik, o zaman siyasetçinin niteliği ve ilkeleri çok önemli. Şiddet dilini kullanan, nefreti körükleyen, farklılıklara anlayış göstermeyen bir siyasetçinin ortak yaşamlar konusunda bir dünya insanı olması mümkün değildir.
Akıp gideni durup görmemizi sağlayacak olan bir dünya yaratmak, bize hayatı yeniden iade etmek mümkün değilken, yaşamı; keşkelerle ve pişmanlıklarla söndürmek niye ?
Geçmişiyle yüzleşemeyenler, keşkeleri kendine zehir ederek yaşama tutunanlar bilmezler mi; üzerini örttüğümüz her şeyin altında kalırız, eksik olduğumuzu ararız, hem de eksik bırakandan ya da ona benzeyenden dileniriz bir ömür boyu. Oysa yaşam, seçim yapmaktır ve her durum bir seçimdir aslında. Kim olduğumuz, ne olduğumuz önemli değil; kendimizi ifade edebildiğimiz yerdeyiz..
Sığ düşünce, katı anlayış, insana ve evrene bir şey katmaz. Siyaseti bilim dalı olarak gören her birey bunun farkında olmalı.
Yöntemin, anlayıp algılamanın; bilmekten daha önemli olduğunu kavrayamazsak, tek seslilik içinde kıvranıp duracağız.
Kendi içinde enginliği ve derinliği olmayan, insana durmayan, güzelliği sabote eden her türlü düşünce ve ideoloji değişmeli.
Bütün acıların yankılandığı, taşa toprağa değdiği, kuşlarla göçe durduğu ve mevsimlerle döngüyü tamamladığı yerde; yaşam dolu olmayan her şeyi bozguna uğratmak için de çekilir acılar. Yoksa demokrasi; ortak varlığımızı her zaman iktidar buyrukları olan ekonomi ve teknik buyruklarına göre düzenleyen ‘politik Teknoloji’ye dönüşür. Ve insanlar siyaset bilimine önem vermedikleri sürece, siyasi iktidar değişikliğiyle var olan hiçbir şey değişmeyecektir.
Ancak ”Özgün, dingin ve yaşamaya değer ömürler” iç sesini dinleyen ”Gerçek istek ve ihtiyaçlarını fark edip” gereklerini yerine getirme cesareti gösterenlere özgüdür.

Olcay Kasımoğlu

Hiç yorum yok: