Translate

16 Temmuz 2019 Salı

Özgürlük kendini bilmektir.

Bazen neye ihtiyacın olduğunu onu bulunca anlarsın.
İnsan özgürlüğü;
İlgi ve beğenilerini seçme, kendi kişilik özelliklerine uygun şekilde hayat planı yapma ve tercihlerinin sonuçlarını yaşama iradesidir.
Özgürlük;
Varlığına ve nasıl olacağına duyulan sorumluluğun en güzel koruyucusudur
Özgürlük;
 Yaşamın sorumluluğunda sevgiyle, yüreğinizin sizi götürdüğü yere gidebilme cesareti ve bilgeliğidir.
Özgürlük kendini bilmektir, farkındalıktır, onurlu yaşamaktır. İnat ve kibirden uzak, evrensel değerlerin kendine yer bulduğu akıllı insan bahçesidir.
Sağ duyu sahibi her insan kendi hür iradesini ortaya koyarak, mazeretlere sığınmadan yaşamı okur, sorgular, mevcut sistemin aksayan yönlerini yüksek sesle söyler ve hakta karar kılar.
Ve özgürce yaşamak için, öncelikle aklın insanı tutsak edercesine tutku haline gelebilecek her türlü menfaat, hırs ve korku esaretinden kurtulması gerekir.
Karl Popper‘in dediği gibi;

*Bilim gibi akıl da karşılıklı eleştiri ile büyür, o nedenle aklın büyümesini planlamanın tek mümkün yolu düşünce özgürlüğünü koruyan kurumları geliştirmektir.*
O zaman, özgür toplumun felsefi temellerini yeniden entelektüel bir konu haline getirmeliyiz.
Yoksa: mal, makam, şehvet, şöhret, parti, ideoloji ve kullara esir olmuş akıl ve ruhun bedeni özgür olamaz.
Bedenden önce akıl ve vicdanların özgür olması gerekir. Gerçek Özgürlük ancak bu şekilde anlam ifade edebilir.
Eyleme, kültüre dönüşmeyen her şey, kendi kendini yok ediyor. Bu dünyaya ait hiç bir iz bırakmadan. Özgürlük, bir kültür ve yaşam biçimi olduğunda anlam ifade eder.
Bir yerlere varmak için de önce kendine uğramalı insan…
Değilmi ki;
Ve sevgi gibi özgürlükte kör biyolojiden özgürleşmektir…
Yaşamımızın her alanı, ilişkilerimiz, bize kim olduğunuzu hatırlatmak adına ışık tutar.
Hayatımızda, ayrıntılarla uğraşarak sığ sularda boğuluyoruz.
Yaşamımıza hakim olan düşünce tarzlarımız, davranışlarımız, inançlarımız,duygularımız bizim yaşam üzerinde ki rollerimizi de belirleyici kılıyor.

''Yaşam içerisinde her insanın yaptığı iş çok önemli. Hepimiz bir şekilde birbirimizden sorumluyuz..
Sadece bir insanın var olması bile yaşama destektir..Her insan bir değerdir.
Vermiş olduğumuz  hizmeti sevgiyle vermek,  ışığımızı ve sevgimizi bulunduğumuz yerde yükseltmektir... Her insan bunu yaptığında işte o zaman tablo büyük, resim ışıl ışıl parlar.

Kim, kimi kendinden küçük veya üstün görebilir ki? Kimden sevgimizi, saygımızı esirgiyoruz? Kimi yargılıyoruz ki? Bağırıp çağırma hakkına nasıl sahip olabiliyoruz ki? 
Sen neysen karşındaki insan da o... Ve her insan bizi tamamlayan bütünün bir parçası. Biz genellikle bunu unutur sahip olduğumuz kariyer, özellikler ile kendimize değer katmaya çalışırız, özümüzdeki gerçek değerliliği unutarak... Ve bir gün gelir o değer kattığımız özelliklerimizi kaybettiğimizde kendimizi kötü hissederiz... Bu yüzden ilk başta insanları sadece insan olarak görmek, her insanı olduğu gibi kabul ederek sevgi, saygı duymak gerekir.
Bazen ne kadar çok şey bildiğimizin ve öğrendiğimizin bir önemi kalmıyor. Hayat öyle bir ders ile çıkıyor ki karşımıza… Mesele ne kadar kendin olduğun ve ne kadar kendi gerçekliğinin içinde bulunduğundur.''

Kim olduğumuzu keşfetmeye, özgürleşmeye ve hatalarımızla-eksikliklerimizle yüzleşmeye hazır olmak, en üst anlamıyla kendi benliğimizin farkına varmak gerekiyor.
Sevginin, umudun gücüne sahip olmayana, hayatta hiç bir şey güç vermez.
Ancak o zaman tamamen özgür ve sevgi dolu bireyler olabiliriz.

Olcay Kasımoğlu

Hiç yorum yok: