Translate

12 Haziran 2018 Salı

                                            
                                        Zaman, hakiki aşkların çeyiz sandiğiydi.

                                 https://tr.awirek.com/yarim-ay-izle-niwemang-izle-halfmoon…/

"Ölümden korkmuyorum. Çünkü ben varken o yok, o varken de ben yokum. Ne kâr ne de zarar ölümden daha önemli değildir" diye başlıyor Bahman Ghobadi'nin yönetmenliğini yaptığı film.
"Yol" filmidir Yarım Ay. Adı gibi yarım kalmış bir hikayenin tamamlanması umudunu taşır. Güldürür, hüzünlendirir hatta korkutur.
Yaşlı Mamo ünlü müzisyendir. Saddam Hüseyin'in devrilmesinden sonra, 37 yıldır gidemediği ülkesi Irak'a gitme şansı yakalamıştır. Hayali, orada oğulları ile eşsiz bir konser vermektir. O gün gelip çattığında devreye Kako girer.
Irak'a alınmış vizenin sevinci ile yol hazırlığına başlar. Otobüs hazırlanır, oğullar toplanır, enstrümanlar yerleştirilir ve yola çıkılır. Vize alınmış olsa da ne hayal kolaydır ne de sınırı geçmek. Umuda yolculuk ölüm yolculuğuna dönüşecek, yorgun ve yaşlı bedenin azmine tanık olacağız.
Ölüm hep aklındadır Mamo'nun. Hep olması gerektiği gibi. Ruh bedende iken hala, gökyüzü izlenir o son mekandan.
Hayalin gerçekleşmesinde tek eksik kalmıştır artık. "Eşlik edecek ruhani bir ses, katledilmiş bir ses, nesli tükenmiş bir ses" diye tanımlar Mamo, Haşo'dan bahsederken. Onsuz eksik olacaklarını söyleyip tehlikeye atar bu yolculuğu. Haşo, 1334 kadının sürgün edildiği köyde yaşamaktadır ve köyden çıkması yasaktır. Bu köy de, tek ses olmuş köyün kadınları da filmi büyüleyici yapar.
Vazgeçsen de yaşamaktan, istediğinde gelmez ölüm. Her şeyi geride bırakmak zamanıdır artık, zaman dönmek zamanıdır. Ama sen pes etsen de, gökten baş ucuna düşen yarım ay tutar elinden. "Hadi" der, ölü ya da diri o alkışları duyması için söz verir. Papoola'dır (Kelebek) gökyüzünden düşen. Niwemang da derler bu tek günlük ömre sahip olan kadına. Mamo'yu, yaşam savaşı vereceği karlı dağlardan geçirir. Soğuktur kar. Beyazdır kar. Ölüm gibi, sonsuzluk gibi, tüm renklerin varlığı gibi. Gücü yetmez insanın karşı koymaya ve vazgeçer ruh bu bedende yaşamaya. "Ölüm bile kötü şans değildir". diye anlatıilan filmin ruhuna aşına olmamak mümkün değil.
Filmi izlerken 1334 kadın şarkıcının sürgün edildiği yerde binlerce kadın sesinin tek vücut olmuş hali beni büyüledi.
Ve insan; gezgin, göçebe, yolların yolcusu olmayı seçebilir.
Eğer;
Gördüklerini, duyduklarını, hissettiklerini, dokunduklarini sezgilere dönüşen bir senfoniye çevirmişse; daha bir soylu, daha bir özlem uyandırıcı bakar soylu tepelere, ağaçlara, kuşlara, çiçeklere ve insanlara…
Her şey alabildiğine yumuşak bir atmosfer içinde, ahenk dolu ve doğal uyumun eşsiz devingenliğinde süzülür hücrelerimize.
Kendi içimize doğru derinleşmenin, neye dönüşmek istiyorsak ona karar vermenin ve yenilenmenin zamanı olmadığını; yeniden, bir kez daha; umutla, dirençle fısıldadi yüreğime..
Işığınızın ve sevginizin önce sizi, sonra yaşamınızı ve tüm evreni aydınlatması dileğiyle iyi seyirler.


Hiç yorum yok: