Translate

13 Temmuz 2018 Cuma



                                                 KALABALIKLARIN İÇİNDEN...




Teşekkürler hayat, bana çok şey verdin
Bana iki göz verdin ki onları açtığımda
Kusursuzca ayırdedebiliyorum, siyahı beyazdan
Ve yukardaki göğün yıldızlı zeminini,
Ve kalabalıkların içinden sevdiğimi.
Bağışlayan hayat, Teşekkür ederim.
Bana verdiğin kulaklar tüm boyutlarıyla,
Kaydediyor -gece gündüz- cırcır böceklerini ve kanaryaları,
Çekiçlerin, türbinlerin, tuğlaların ve fırtınaların,
Ve sevgilimin şefkatli sesini.
Teşekkürler hayat, bana çok şey verdin.
Bana sesi ve alfabeyi verdin.
Ve o sözlerle istediğimi söyleyebiliyorum;
kim ‘anne’, ‘dost’, ‘kardeş’ ve nedir parlayan bir ışık,
Ve aşkın ruhun kökünden geldiğini.
Teşekkürler hayat, bana çok şey veren,
Yorgun ayaklarımla yürüyebilme yetisini de verdi bana.
Onlarla şehirleri ve su birikintilerini teptim
Vadiler ve çöller, dağlar ve ovalar.
Ve senin evini, senin sokağını ve senin avlunu.
Teşekkürler hayat, bana çok şey veren
Bana bir kalp verdi; tüm bedenimi ürperten,
İnsan aklının meyvesini gördüğümde,
İyinin kötüden ne kadar uzak olduğunu,
Senin gözlerinin berraklığıyla…
Teşekkürler hayat, bana çok şey veren
Bana kahkahayı ve hasreti verdi.
Onlarla mutluluk ve acıyı ayırdediyorum.
Şarkılarımı yapan.
Ve senin şarkını da, çünkü aynı şarkımız.
Ve herkesin şarkısı; benim asıl şarkım.

''Bir gün
geleceğim ve bir haber getireceğim

damarlara ışık saçacağım
ve sesleneceğim içerden:
ey sepetleri uykuyla dolu olanlar!
elma getirdim, elma
…kızıl güneş.

geleceğim.
dilenciye bir yasemin vereceğim,
cüzzamlı güzel kadına da
yeni bir küpe…
köre diyeceğim ki: bak, nasıl da güzel bahçe!

çerçi olup dolaşacağım sokakları
ve sesleneceğim:
çiyci geldi, çiyci geldi, çiyci!
yoldan geçen diyecek:
sahiden de karanlıktır gece.
ve samanyolunu vereceğim ona.
köprüdeki kötürüm kızın
büyük ayıyı asacağım boynuna.
bütün küfürleri süpüreceğim dudaklardan.
bütün duvarları yıkacağım yere.
haramilere diyeceğim ki:
gülümseyiş yüklü bir kervan geldi!
bulutu parçalayacağım.
gözleri güneşe bağlayacağım
gönülleri aşka
gölgeleri suya
dalları rüzgara
sonra bütün bunları birbirine
ve çocuğun uykusunu da
cırcırböceklerinin mırıltılarına bağlayacağım.
uçurtmaları uçuracağım gökyüzünde,
saksılara su vereceğim.

geleceğim.
atların, sığırların önüne
okşayışın yeşil otunu serpeceğim.
susuz kısrağa çiy kovasını sunacağım.
yoldaki yaşlı eşeğin sineklerini kovacağım.

geleceğim.
ve her duvarın başına bir karanfil dikeceğim.
her pencerenin altında bir şiir okuyacağım.
her kargaya bir çam vereceğim.
yılana diyeceğim ki: kurbağa nasıl da fiyakalı ama!
barıştıracağım.
tanıştıracağım.
yol alacağım.
ışık içeceğim.
seveceğim...''

Sohrab Sepehri

Hiç yorum yok: