Translate

1 Eylül 2018 Cumartesi

                                                      Kelebeğin Rüyası


''Belki bir kelebek o kadar memnun ki rüyasından
Uyanmak istemiyor uykusundan…”
Yılmaz Erdoğan ne iyi yapmış da bu filmi yapmış..Filmin sahnelerinin bir kelebeğin rüyası cinsinden olmasına sebep.
Muhteşem üç şair olan Muzaffer Tayyip Uslu, Rüştü Onur ve Behçet Necatilgil'i biraraya getirmesi yanısıra henüz yeni modernleşen madenci kenti Zonguldak yeşilligi ile harmanlanan sade mütevazı memuriyet yaşamlarının yeni Cumhuriyet ile modernleşme ye çalışan memleketin içsel sıkıntılarının bu üç adam üzerindeki psikolojik manevi baskıların yarattığı bir dizi olaylar zinciri mi? sanat edebiyat şiirle bütünleşen bu otobiyografik film tümüyle sizi 
bugünlerden o günlere götürebilir.mi?
Kararı izleyerek sizler verin isterseniz.
Tabii bu yoğun şiir trafiği içinde Belediye Başkanı’nın kızı lise ögrencisi Suzan’dan bahsetmezsek olmaz.
Dram dolu bir sürü film karesinin içine serpiştirilmiş şiirsel mizah dolu repliklerle örülü kelebeğin rüyası..Tıpkı bir kelebeğin bir günlük ömrünün bitimiyle oluşumundaki süreçte oluşan harükülade kozanın oluşumu gibi.
Gelin gorunkü ki bu tarihi gerçek hikayeyinin kahramanlarından Rüştü Uslu ile Mediha hanımın yaşadığı sokak ile evin gerçek hikayesini ögrenmem, üç nesil Beşiktaş,lı..biri olarak bu filmle benim için milat olmuştur.
Tarihi gerçek hikaye ise şöyle..imiş
**Rüstü-onur-karisi
İstanbul’dan Zonguldak’a giderken Anafartalar Vapurunda Mediha Sessiz adında güzel bir kızla tanışır. Mediha’ya aşkının ifadesi olan duygulu mektuplar ve şiirler yazar. Önce nişanlanırlar sonra da 1942 yılında evlenerek, Beşiktaş’ta Mediha’nın evine yerleşirler.
Ne yazık ki bir talihsizlik sonucu Mediha bir karın zarı iltihabı geçirir ve 12 Kasım 1942’de yaşamını yitirir. Bu ölüm Rüştü Onur‘a çok fazla gelir. Eşinin ardından adeta canına kıyarcasına yaşamını boş verir.
Yaşama sevdiği karısından sonra ancak iki hafta dayanabilir. 2 Aralık 1942’de Beşiktaş’ta Şair Leyla Sokağı’ndaki evinde ciğerlerinden fazla kan gelmesi nedeniyle boğularak ölür.
Halen Ortaköy mezarlığında “Boğazın lacivert sularına bakan” bir sırtta eşiyle yan yana yatmaktadır."

Kelebeğin Rüyası’nda şiir okuyan ilk isim Kıvanç Tatlıtuğ’un hayat verdiği Muzaffer Tayyip Uslu. ,(1922 ) 1946 yılında -henüz 24 yaşındayken- Zonguldak’ta hayatını kaybediyor. Lise sıralarındayken Behçet Necatigil‘in öğrencisi olan Muzaffer Uslu da parasızlık ve hastalık yüzünden eğitimini yarıda bırakmış ..O yıllar herkesçe illet hastalık diye nitelendirilen verem hastalığı Muzaffer Uslu ve Rüştü Onur'un aynı biçim de ölmesine sebep olmuş.


İki şair hatta Behçet Necatigil de..olunca ne dizeler biter ne hikayeler.
Boşuna dememiş Muzaffer bey,
Günaydın Muzaffer Bey
Sokaklar seni bekliyor
-Sokaklar beni bekliyormuş-
Günaydın
Diyecekler ki arkamdan
Ben öldükten sonra
O, yalnız şiir yazardı
Ve yağmurlu gecelerde
Elleri cebinde gezerdi
Yazık diyecek
Hatıra defterimi okuyan
Ne talihsiz adammış
İmanı gevremiş parasızlıktan.
VE...
Güzel olan yaşadığımızdır
Bir gün öleceğimiz değil.''


Hiç yorum yok: