Translate

11 Ocak 2020 Cumartesi

Yarın Geç Olmakla Meşhurdur

Sadece kendi yüreğinin kabuğunda yaşayan insanların bize verebileceği hiçbir şey olmaz♥
'Sevdiklerinizi yüreklerinden sımsıkı tutun. Yarın, geç olmakla meşhurdur...''🌹
Her an bir umutla
Her an bir ışıkla
Ve her son bir hüzünle perçimlenirken
Binlerce kök salarak kavramalıyız hayatı yeniden
İlla yaşadıkça
Her insanın yaşamı, onu kendine götüren bir yoldur, bir yol denemesidir.
Hepimiz aynı derinliklerden çıkıp geliriz. Derinliklerden çıkıp gelen bir varlık olarak, her birimiz, kendi öz amacımıza varmak için uğraşıp didiniriz, birbirimizi anlamaya çalışırız ama yorumlamaya gelince, herkes yalnızca kendisini yorumlayabilir.
İçimdeki çocuğa yolculukta, saçları örgülü, yüzü güneşten, ayazdan yanık, ayakları çıplak, üstündeki elbiseleri basmadan küçük bir kız çocuğu görüyorum; biraz ürkek, biraz haşarı ve bir o kadar da güzel.
Anlat diyor, ıskalamadan yaşamı ve yaşadıklarını, acıların eleğinden geçerken, yaşam sevincinin ve umutların seni nasıl sen yaptığını haykır, diyor. O içimdeki küçük çocuk, kükredikçe umutlanıyorum.
Bir dağın, bir ağaca söylediği şarkıdan, nehirlerin dingin su seslerinden, ovadaki tek çiçekten, bir tayın yelesinden, şafağın mor kızıllığından geliyorum.
Bülbülün türküsü gibi, sözcüklere dokunan, onları yoğurup köy kokusu sunan; daldan dala konup uçan küçük kuş gibi; tuval, fırça elde, renkten renge, durmadan, gökyüzünü, yeryüzünü boyuyordum.
Yıllar içerisinde çok gezdim, başka ışıklar gördüm. Bitkiye, insana gerekli aydınlığın; göklere, güneşlere ve denizlere göre değişen eşsiz renklerini bir bir saydım. Ama hiçbir şey, kendi içinde, kasabamın sokaklarındaki güneşin yarattığı o değişmez beyazlık kadar yer etmedi anılarımda. Şüphesiz, bu göz kamaşması sadece içten gelen bir şeydi. Yada sadece hafızanın geçirdiği başkalaşımlar da vardı ve ben bunun gerçekliğinden emindim.
Güneşin sarıya boyadığı kül rengi evler, aralarında yeşil otların fışkırdığı bahçeleriyle, çocukluğumu yaşadığım yerler, unutmayacağım kadar göz kamaştırıcıydı.
Sanki ben değil de, bembeyaz bir ışık içine gömülen kendi çocukluğum söz konusuymuş gibi; ilk acıların karşısında gözlerini kırpıştırarak, bütün masumluğuyla duran ve yüreği bambaşka çarpan bu ürpermiş çocuğu tekrar görüyordum.
Olcay Kasımoğlu
''Simurg Olmak Zamanı'' Romanımdan

Hiç yorum yok: