Translate

13 Ocak 2020 Pazartesi

Hayatta Oluşturduğumuz Eylemlerimiz Kadarız.

Yürekli insan olmak; cesaret ve sağlam karakter ister.
Hayatın ''sorumluluğunu yüklenmemek'' hiç bir şey yapmadan seyretmek en büyük tehlikedir.
Bir insanın ''düşünme gücü'' satın alınırsa bütünlüğünü yitirir, ya korkak ya da kaçınılmaz nankör olur...

Ruhsal olgunluk ve sağlam karakter her şeyin özüdür.
Karakteri zayıf ''donanımı yetersiz'' insanların yargılama gücü zayıftır.

İçsel derinlikleri ''öngörüden'' yoksundur her duyduklarına inanırlar.
Kendiyle savaşı bitmemiş, kendine değer vermeyen, olgunlaştıra bilir mi gönlünü?
Bu nedenle, baş eğen bireylerin oluşturdukları toplumlar ''içtenlikten yoksun'' büyük saygı göstermeye, korkuya daha açıktırlar ''ne yaptığını bilmeyen'' karasız insandan daha korkağı yoktur.


Sokrates bir gün derste öğrencilerine birer beyaz kağıt dağıtır ve üzerine bir daire çizmelerini ister. Dairenin tam ortasına da bir nokta koymalarını söyler…
Ve “Büyük mü yoksa küçük mü bir daire çizdiniz” diye sorar.
Bazıları küçücük bir daire çizerken bazıları tüm kağıdı doldurmuştur…
Ve sonra, “Dairenin, tam ortasındaki nokta sizsiniz. Daire ise sizin yaşadığınız hayata koyduğunuz sınırlamayı temsil eder. Siz kendi dünyanızın merkezisiniz” der.
Daha sonra,
“ Şimdi daireyi silin. Geriye sadece nokta kaldı. Şimdi sınırı olmayan bir dairenin merkez-indesiniz…”


Her şeyin özüne gitmeli insan, görünene değil.
Bazen bildiklerimiz, gördüğümüz kadardır.
Gördüğümüz baktığımız kadar ve baktığımız düşündüğümüz kadardır.
Baktığımızı görmez, gördüğümüzü düşünmezsek eğer, gördüğümüzün bildiğimize sığmadığını da göremeyiz.


Belki de en büyük farkındalık; içimizden geldiği, doğamızın gerektirdiği gibi ve tam da neyi neden yaşadığımızı bilerek yaşamak gerekir.
Belli mi olur ''bir tek kelime'' yeniden yeşertir umutları, bir kökün bin dala durması gibidir, hayat.!

olcay kasımoğlu

Hiç yorum yok: