İnsan kaynaklı sorunların temelinde insanın kendini bilmemesi ve
bilgisizliği yatar.
İnsanın kendini bilmesi aynı zamanda varoluşun getirdiği insan gereksinimlerinin en temel belirleyicisidir.
İnsanın kendini bilme ve tanıma yolculuğu aynı zamanda kişinin kendi iç sesiyle mücadeleye girmesi ve kendini bağımlı kılan bir çok şeyden kurtulması demektir.
İnsanın kendini bilmesi aynı zamanda varoluşun getirdiği insan gereksinimlerinin en temel belirleyicisidir.
İnsanın kendini bilme ve tanıma yolculuğu aynı zamanda kişinin kendi iç sesiyle mücadeleye girmesi ve kendini bağımlı kılan bir çok şeyden kurtulması demektir.
Altı’ncı yüzyılda yaşayan ve halkın kendini tanrılaştırdığı Yedi Bilge
arasında yer alan Spartalı Khilon tarafından ilk kez Delfi’deki Apollon
Tapınağı’na yazılmıştır bu sözler: “Kendini Bil.”
İlk bakışta ”Kendini bil” farklı bir ifade gibi gelir insana. Oysa her insanın
içinde bir çok parçanın bulunduğu ve bu parçalardan hangisini daha çok
kullanılması gerektiğinin çoğu zaman farkına varmayız. Bu nedenle kendini
tanıma bir yerde bu parçaları anlama, güçlü ve zayıf yanlarının farkına varma
uğraşıdır.
Kendini tanımak öncelikle insanın iç dünyasıyla, başka bir deyişle
kendisiyle iletişime geçmesidir. İnsanoğlunun kendi dışındaki dünyayı
anlamlandırabilmesi için de önce kendini bilmesi gerekmektedir ancak o zaman
bütün varlıkların anlamı ve amacı konusunda derinlikli bir bakış açısına sahip
olur.
Kendini bilmek aynı zamanda insanlarla güçlü iletişim kurmayı sağlıyor, olayların ve dünyanın farkında olup bunları doğru değerlendirme bilgeliği katıyor. Çünkü insan tek başına medeniyet ve kültür oluşturamaz.
Kendini bilmek aynı zamanda insanlarla güçlü iletişim kurmayı sağlıyor, olayların ve dünyanın farkında olup bunları doğru değerlendirme bilgeliği katıyor. Çünkü insan tek başına medeniyet ve kültür oluşturamaz.
Bunun yanında kendini bilmeyen insan her şeyi bildiğini sanır, bilmediği
konularda ahkam kesilir.
Sokrates: ”Bildiğim tek bir şey var, o da hiçbir şey bilmediğimdir” derken aslında hayatın anlamıyla ilgili sağlam bir kavrayıştan bahseder.
Kendini bilen insanın akılla bağlantılı bir eylemi vardır. Kendine özgü bir canlı olmanın da ötesine geçerek insanca yaşama anlam katar bu da haddini bilme, bilgi sahibi olma ve yürekliliktir. Bu olumlu özelliklerin varlığıyla belli bir zihinsel olgunluğa erişince insan, sahip olunan bilgileri anlamlı ve sağlıklı kullanma, yaşamı doğru ve anlamlı bir şekilde yorumlayabilme bilgeliğine de ulaşmış oluyor. Hayatın anlamına da derinlikli bir bakış açısı kazandırıyor.
Sokrates: ”Bildiğim tek bir şey var, o da hiçbir şey bilmediğimdir” derken aslında hayatın anlamıyla ilgili sağlam bir kavrayıştan bahseder.
Kendini bilen insanın akılla bağlantılı bir eylemi vardır. Kendine özgü bir canlı olmanın da ötesine geçerek insanca yaşama anlam katar bu da haddini bilme, bilgi sahibi olma ve yürekliliktir. Bu olumlu özelliklerin varlığıyla belli bir zihinsel olgunluğa erişince insan, sahip olunan bilgileri anlamlı ve sağlıklı kullanma, yaşamı doğru ve anlamlı bir şekilde yorumlayabilme bilgeliğine de ulaşmış oluyor. Hayatın anlamına da derinlikli bir bakış açısı kazandırıyor.
Kendini bilmenin yaratacağı bilgeliği anlatan Fars dörtlüğünde ki
uyandırmayı, izlemeyi, şahitlik etmemeyi görmemek mümkün mü?
”- ki, bilmiyor ama biliyor bilmediğini; çocuktur, onu eğitin/yetiştirin.
– ki, bilmiyor ama bilmiyor bilmediğini; cahildir, ondan uzak durun.
– ki, biliyor ama bilmiyor bildiğini; uykudadır, onu uyandırın.
– ki, biliyor ama biliyor bildiğini; bilge kişidir, onu izleyin.”
– ki, bilmiyor ama bilmiyor bilmediğini; cahildir, ondan uzak durun.
– ki, biliyor ama bilmiyor bildiğini; uykudadır, onu uyandırın.
– ki, biliyor ama biliyor bildiğini; bilge kişidir, onu izleyin.”
Dünyanın en büyük temel sorununun, insanın kendini bilmemesinden
kaynaklanan bilgisizlikten ve bilgiye duyulan ilgisizlikten kaynaklandığını
söyleyebiliriz.
Türkiye felsefe kurumu başkanı, ulusal ve uluslararası yirmiye yakın
derneğin aktif üyesi olan İoanna KUÇURADİ' nin seslenişi oldukça manidardır.
''Neden acı çekiyoruz'' Çok kestirme bir cevap vermem gerekirse
''bilgisizlikten'' diyebilirim; bilgisizlikten ve bilgisizliğin yarattığı sonuçlardan.''
Yunus Emre’nin dizelerinde hayat bulan ”Kendini Bilmek” deki hikmetin
güzelliğine hayran olmamak mümkün mü?
”İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır”
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır”
“İnsan niçin okur? Hem kendi, hem de başkalarının hakkı”nı bilmek için.
Yani “kul hakkını ve sınırlarını” bilmek için. Bu, Tanrı’nın da insanlardan
isteğidir. Gönül dünyasında olsun, toplum yaşayışında olsun düzen ve huzur böyle sağlanacaktır. İnsan
okuyor ama “hak-hukuk” bilmiyorsa, kul hakkı yiyorsa her şey boştur. Kuru,
işlevsiz bilgi yüklemesidir yapılanlar.”
Kendini bilmeyen, hatta aramayan kişi yaşamını da boşa geçirmiş, eserini
verememiş ve kendini gerçekleştirememiştir. İnsanın hayattaki en büyük başarısı
kendini bilmesidir. Bilgi, her şeyden önce insanın kendini bilmesini
sağlamalıdır. Kendini bilmek de önümüzü aydınlatır. İnsanın kendisini bilmesi
kadar büyük nimet yoktur.
Olcay Kasımoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder