Translate

23 Mayıs 2018 Çarşamba


BAZEN GÜN SADECE BİTER.

''Düşleyin                                    
Düşleyin
Çünkü düş, 
var olan en büyük gerçektir...''

Birhan Keskin'le şiirin yurduna düş kurdum bu gece..

"Dünya ne ki sevgilim,
benim sana yaptığım kubbe yanında?
düşsün, olsun, bırak,
içinde yıldızlar patlıyor.
kolaydır inanmak kadar inanmamak da.
ister sal kendini dünyaya, ister kal yanımda.
her şeyden öte öyle sevdim ki ben seni
yoluna baş koymak diyoruz
biz barbarlar buna."
"bir masal
bir taş ağırlığında olabilir mi?
olurmuş meğer.
birlikte bir masala inanmak istedim
ben seninle, sadece bu.
sen beni tek
tek
tek
bıraktın.
benim artık taş taşıyacak,
taş kaldıracak, taş atacak
halim mi var!"
"ben seni hep sevgilim ben seni hep
yüzünden geçen dalgalardan okudum.
ellerine sevgi okudum gözlerine şefkat okudum
annen seni inkar etmişti
aldım etime dokudum."
"şimdi bir masaldan bir peri
sessizce dinlesin beni,
alsın yorgun başımı
alsın cümlemi
usulca kalbine koysun.
benim cümle taşıyacak halim yok"
"gitmek mi yitmektir kalmak mı artık bilmiyorum
yerini yadırgayan eşyalar gibiydim ya ben hep
ve inançlı, gitmenin bir şeyi değiştirmediğine.
bilemem, belki bu yüzden
ben sana yanlış bir yerden edilmiş
bir büyük yemin gibiydim.
beni hep aynı yerimden yaralayan o eve
yine de döneyim döneyim istedim."
bilmedin ki; ben senin gurbetinde delirmemek için
kalbimin aklıyla ördüğüm bir yıldızlı kubbede
yaşadım.
tecellinin içinde ecel durur sevgilim, görmedin mi?
adaletin içinde bir zalim oturur.
"Yenildim ben, unutuldum ve üzgün
değilim inan.
Büyüktü çünkü onların dünya arzusu
Benim otların sesiyle kaplı kalbimden
Söktüm atımı söğüdün gölgesinden
Şimdi yol benim yeniden.."
"ey hayat dedikleri büyük kusur.
ey kimselere değişmediğim
ayrılığın neden bunca ağır?".
"'şimdi' ve 'burada' olmanın kederine karşı çıkmadım.
dünyada iki kapılı bir han gibi durmanın,
buraya böyle gelmiş olmanın,
gecene yol açmanın, ki içinden rüzgar geçirmenin
ne büyük güç istediğini anladım. durmanın ne büyük sabır..
içimde yeryüzü konuştukça anlıyorum ki,
bölünmüş bir hatırayım ben
dünyaya dağılan.
ve şimdi biliyorum, neden,
yaş akıyor
atımın sol gözünden."
"kubbem yok ki benim, bir tepsinin kenarında uykum
dönersem, aşağ'sı çok yüksek
düşeceğim nasılsa gördüm.
dünya beni sarmazdı sarmalamazdı döndüm.
gök ağlıyordu, ben zülfünü ördüm.."
"benim
sensiz
sevinecek bir şeyim yok."
"Sevgilim, sen bunu aldığında
-ki mektup denemez buna-
umarım bağışlarsın beni:
yazamadığım mektuplarda biriktirdim kederimi."
"bizi öldürmeden yazsaydın!" dediğim kadın
günler öylece kendi kendine geçsin diye
bir camın arkasında durdum
bana dokunmasın hiçbir şey
hiçbir şey yarama merhem olmasın
iyileşecekse, hiçbir şeysiz iyileşsin diye
bir camın arkasında durup
akan hayata ve zaman baktım.
bilirdim, biliyordum, biliyorum,
bittiğinde, geçtiğinde,
azaldığında sızı, iyileştiğimde,
o saman tadıyla karıştığında;
her şey daha acı olacak.
"küle ne öğretebildiyse hayat, bana da onu öğretti" diyerek hayatını özetleyen güzel şair. bolca savrulmak, ve tüm yeni başlangıçlara sağır olmak.
Ben bir durgun suda,
bir tuzlu tavada yaşıyorum
Ben,
Onlar diyorlarki bana,
Şeker söyle kaymak söyle
Bal söyle!
size,
nasılsın diyerek başlayan telefonlarınıza
(garip, tuhaf aslında)
beyaz bembeyaz tabiatımla
'iyiyim' diyorum.
yani aslında korkuyorum
bütün bunlar kıyamet
bütün bunlar cinnet
bütün bunlar cinayet demeye
bir daha düzeltilemeyecek sözler
söylemeye korkuyorum.
unutmak için verdiğim bu kadar çabadan
geçtiğim bunca yıldan sonra
tam unutmaya alışmışken kendimi
artık unutmak istemediğimi fark ettim.
(artık unutmak istemiyorum!)
(artık unutmak istemiyorum!)...''

Hiç yorum yok: