Translate

7 Mayıs 2020 Perşembe

Yaşam Cesurları Sever

Sevginin, birlikte yaşamanın dili, dini, ırkı yok.
İnsan ne yaşayacaksa yürekli yaşamalı. Yaşama dair ne verecekse emek sarf etmeli.
İçten olmalı, samimi olmalı....
Parayla pulla da ilgisi yok bu işin... Sevgiyle ilgisi var...
İnsan; insan olmanın ayırdına varamadıkça, erdemli olmayı becerebilir mi ?
Ve hangi kitaba çağırırsan çağır, çağrıları duymadıkça duyabilir mi?
İnsan bir başkasının canı yandığında canı yanmıyorsa, egosunu arka cebine koyup da ''empati'' kurabilir mi?
Artan yemeği veremeyen 'nefsine rağmen' verebilir mi?
Hiç bir şeyin kölesi, sağırı, körü olmayalım.
Hayat bir senfoniyse gelin o seslerin içinde özgür, sağlıklı, sorumluluk bilinci gelişmiş, sorumluluk sahibi insanlar olarak hiç kimsenin kölesi olmayalım.
Olmak isteyenlere de göz yummayalım.
Unutmayalım ki;
Zalime, hırsıza göz yummak onu yapan kadar, bizi de mesul kılar.
Hepimiz insanız, hepimiz topraktanız, yaşamın içinde doğrularla, yanlışların iç içe geçeceği zamanlar da yaşayacağız. Önemli olan böyle zamanlar da vicdan ve merhametin terazisin de doğruya kulaklarımızı sağıra, gözlerimizi köre yatırmayalım.
İnsan kendiliğinden büyük olmaz; insanı ''olumlu eylemleri'' büyük yapar.
Nefretle, hakaretle, kinle, öfkeyle büyüyen bir güzellik yoktur dünya yüzünde.
Sağlıklı düşünen beyinlerde büyür insanın güzelliği.
Yaşam, cesur ve mücadelecileri sever.
Her günün yeni gün, her yeni gününün yeni bir başlangıç olduğu düşünüldüğünde, akan bir ırmak gibi olmak herkesin harcı değildir.
"Ummakla, dilemekle olmuyor, ayağa kalkacaksın! Her şeyden önce farkına varacaksın! Hangi öğretiye inanırsan inan, üstün körü anlamayacaksın. Bir bilgiyi gerçekten hayatında uygulayamıyorsan, o bilgiye sahip olduğun yanılgısına kapılmışsın demektir. Kendini kandırmayacaksın!
Önce kendinin, ne olduğunun, nelere sahip olduğunun, gücünün, yeteneklerinin, bu hayata neden geldiğinin farkına varacaksın.
Kendini tanıyacaksın, hem de çok iyi tanıyacaksın! Kimleri, neden ve niçin seçtiğini bileceksin.
Dünya da sensin, evren de! Kendini geliştireceksin. Büyüyeceksin, olgunlaşacaksın. Ruhunu da, aklını da bedenin gibi besleyeceksin."
Hepimiz gökyüzündeki yıldızlar kadar parlak, güneş kadar sıcağız.
Yeter ki zincirlere vurmayalım. Zincire vuranlara 'sus/kun' kalmayalım (!)

/şakşaklarla, ağamla, paşamla; merkepleri aslan yaptık/ yere, göğe sığdıramadık/üstüne üstlük, sırça saraylar yaptık/ diplomalı cahilleri başımıza alim, zalimleri de vicdana bekçi yaptık/ gün oldu başımız da taşıdık/ geçti gün, geçti devran/ biz aynı iç gömlek aynı astar/ ne bir eksik ne bir fazla/ oysa; üstüne libasları geçirdiğimiz merkepler /kendini bulunmaz Hint kumaşı sandı/ sattı dünya evini, bize de çeneye vurması kaldı...

Hiç yorum yok: