Translate

11 Kasım 2019 Pazartesi

Bir Zevk Ve Duygu İşi

Tüyap Fuarının bir bahçesi var ki, ruhumun kendine ayna kabul ettiği o incelikli derinliğe dokunmadan geçmek resim sanatına haksızlık olurdu.
Dolaşırken ressam Mehmet ALBAYRAK' la yolumuz kesişti.
Yüreğimin yurduna bağdaş kurmuş resimlerinize bakmaktan gözlerimi alamıyorum, dedim.
Gülümsedi.
'Sanırım sizde sözcüklerin yurdusunuz', dedi.
Gülümsedim.
Bizim oralardan, kadınlardan, çocuklardan ve şimdiki zamandan sohbet ettik.
Oldukça keyifli ve hoş bir sohbetten sonra iyilik dilekleriyle ayrıldık.
Ruhumda esintisi kaldı.
Ne güzel insanlar var, güzelliği bulduğum her insana minnetle teşekkür ediyorum...
Teşekkür ederim insanların görünmeyen kırk kilitli dert odasını fırçasıyla havalandıran güzel insan.
Sonra yayın evimin bulunduğu bölüme geçtim, kendi kendime gülümsedim. İyi ki varsın sanat ve iyi ki varsın zaanatkarlar dedim kendi kendime...
Baktığım her resimin içine daldım. Yoksa cemalim olsa ne olur olmasa ne olur. Ruhuma hissettiklerini içtim, dokundum gözlerimle...

Sonra;
Resimle ilgili şimdiye kadar çok az yazı yazdığımı fark ettim.
Resim nedir yada resim yapan insanların nasıl bir düş gücü ve doğayı algılama gücü vardır ?
Bunları düşünürken ''resim yapmanın'' renklerin dansı olduğu ve bir zevk, duygu işi olduğunu,özellikle resim yapan insanların, gözlerinin ne kadar keskin olabileceğini düşündüm.
Her mesleğin kendi içinde incelikleri var.Şiire;
El, göz, ruh olmayı seven aklım ve beynim 'içimdekilerin sahiciliğini inandırmak için dünyaya resimler çizeceğim diyor...

Evet, insan en içten yerinden hareket ederek bir şeyi iyiye doğru geliştirmeli, gerekli olan budur bize.
Özellikle resimleri işleyen ressamları düşündükçe; resim sanatının bir hesap ya da bir usa vurma işi olmadığını düşünüyorum.
Özellikle son günlerde ziyaret ettiğim müze ve resim sergileri; yaşanmış uygarlıkların bize bıraktığı esintiye kendimi bıraktıkça düş dünyamın nasıl zenginleştiğinin farkına varıyorum.
Özellikle resim sanatında dile düşmeyen sözcüklerin katar katar olup, renklere bulanıp tablolarda inci gibi dizilip bize gülümsemesini görüyorum.
Bununla birlikte, ihanetin, açlığın, adaletsizliğin ve savaşın olduğu dünyaya baş kaldıran fırçalarını renklere batırıp tabloların bağrına sürenleri görünce, bir kez daha sanatın önünde saygıyla eğildim.
Sanat var oldukça ve bilim sanatla beslendikçe; doğanın ve insanın yoldaşlığı daim olacak...
Olcay KASIMOĞLU

Hiç yorum yok: