Translate

11 Kasım 2019 Pazartesi

SANAT İFADE ÖZGÜRLÜĞÜDÜR

Gerçek sanatçılar halkın sesine kulak verenler, toplumun yapısını tanıyanlar ve beklentilerinin farkında olan insanlardır.
Diyor ki Mevlâna: “Senin kabın küçükse deryanın bunda suçu ne?''
Dünyayı, evreni anlamlı, anlaşılır hale getirmek için bütün sanatın dallarına ihtiyaç var.
38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, bu yıl "Edebiyatımızda 50 Kuşağı" ana temasıyla TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi-Büyükçekmece' de ziyaretçilerini ağırladı.
Yurt içinden ve yurt dışından 800'ün üzerinde yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katıldığı fuarda, panel, resim sergisi söyleşi, şiir dinletisi ve kültür etkinlikleriyle yüzlerce yazar okurlarıyla buluştu.
Kitapların kokusu fuarın her tarafına sinmişti.
Özellikle insanların yüzünde öfkeye, nefrete, endişeye yer vermeyen cıvıl cıvıl bir ortam vardı.😊
Kitap raflarına uzanan eller, yazarla sohbet, sonra göğsüne bastırdığı kitaplarla yüzünün içi gülen insanlar gördüm.
O insanlardan biri olmak, okurla buluşmak beni onurlandırdı.
Emek verdiğim, önemsediğim, değerli bulduğum sanata olan inancım bir kez daha yenilendi.
Gelerek, değerli zamanlarını bana ayıran dostlarıma, arkadaşlarıma, kıymetli okurlarıma çok teşekkür ediyorum.
İlkeli olmak bir ''YAŞAM'' biçimidir, kirlenmişliğe karşı bir duruş sergilemektir...
Yerelden evrensele sanatın bütün dallarıyla, daha çok halkın ve hayatın sesini dinleyen bir aydın kuşağına fazlasıyla ihtiyacımızın olduğu bu günlerde;
Yeniden sorgulanmalı, yeniden barışın ve sevginin dili hakim olmalı dünyaya....
Herhangi bir konuda tarafsız değerlendirme yaparken, özellikle kişisel görüşümüzü değerlendirmenin dışında tutmak çok önemlidir.
Bir çok insan hiç kimsenin ya da hiçbir görüşün etkisi altında kalmadan, olayları olması gerektiği gibi objektif değerlendirmek ve yorumlamak olgunluğuna, bilgeliğine sahip değildir.
Özellikle kendi düşüncesi konusunda fanatik, eleştiriyi kaldıramayan, insanlara zarar veren, em-pati yoksunu insanların verdiği zarar tahminler ötesidir.
Ne olursa olsun, kendi kişiliğimiz ve değer yargılarımız olsun.Vicdanlı ve dürüst olmak, çıkarcı olmaktan iyidir.
Durduğumuz yerin ve yaptığımız eylemlerin bilincinde olalım.
Rengimiz belli olsun; açık, anlaşılır ve net olalım.
Neyi savunduğumuz, neyin yanında yer aldığımız ve nasıl bir dünya görüşüne ve inancına sahip olduğumuz, eylemlerimiz bizim nasıl bir insan olduğumuzu ortaya koyar.
Kapalı kutular içinde yaşayarak engin olunmaz. Sadece büyümüş bedenlerin içinde kendimize gizli saklı yaşıyoruz, yüreğimiz üşüyor, ne garip değil mi?
Kendimize göre bakarsak hayata, sadece kendimize ait tarafını görürüz.
Genele bakmak için ise evrensel olanı düşünmeliyiz.
Ancak o zaman dünya vatandaşı oluruz.
Ancak o zaman üreten, sorgulayan, yaşama anlam katan bireyler oluruz.
Ancak o zaman başkalarının acılarına kör, sağır olmayız....
Her evrim gibi insan sanata muhtaçtır.
Böylesine öfke ve nefret dolu bir dünyada sanatın ve bilimin iradesini hakim kılarsak yeryüzüne, bizi bir arada tutan ortak değer yargılarını koruyabiliriz.
Yeryüzünün tüm bu uğultusuna rağmen; çağının ve içinde yaşadığı toplumun problemlerine çözümler getiren gerçek bir aydın ve gönül adamı olan herkes ön yargıların, haksızlıkların karşında bir duruş sergilemeli.
Bu bizim kendimize ve insanlığa karşı sorumluluğumuzdur.
Bu ister yerel, ister büyük medya kuruluşları olsun, emeğin önünde ki en büyük engeli; çıkar ilişkileri, egoları, küçük hesapların kabaran adamlarını artık atmalıyız üstümüzden.
Bütün hizmet birimleri değerlidir, önemsenmeli, imkan verilmeli.
Sanatın olduğu yerde nefret, kin, kan olmaz.
Üreten ve yaşama incecik dokunuşlar bırakan bütün edebi paylaşımların gerçek sahiplerini saygıyla selamlıyorum.
Sanatı ve bilimi yaşam felsefesi yapanlara minnetle…
Olcay Kasımoğlu

Hiç yorum yok: