Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi;
''Bir savaş ülke savunmasını içermiyorsa cinayettir.''
Onurlu savaş olur mu ?
Eğer yaşadığın toprakları sana dar eden bir zihniyetin maşası olmayı ret edip karşı bir duruş sergiliyorsan oluyor işte!
Egemen, emperyalist ülkelerin hain planlarını yerle bir eden yavrularının yüzlerini bir daha göremeyeceklerini bile bile savaşa gönderen analar..
Afrika'da ki yer altı kaynakları için, petrol kuyuları için, silah kaçakçılığı için, eroin kaçakçılığı için hiç bir ana evladını savaşa göndermez.
Dünya yüzünde savaş isteyen bir kadın yoktur daha, savaş denilince akıllarına ilk önce sevdikleri gelir ve sevdikleri; dünya yüzünde mala-mülke satılmaz, alınmaz.
Eğer bu topraklar üzerinde her şeye rağmen kalmayı sürdüreceksek, öncelikle medeniyet ve barış gibi büyük kavramlarla birlikte; düşünmeye, sorgulamaya başlarken, soruları ve cevapları doğru yerde, doğru adreste aramalıyız.
Soru sorarak; çelişkili yanıtlarla yetinmeyip, yeniden ve yeniden irdeleyerek ve en önemlisi şahsı değil, bir ulusun ortak paydalarında buluşmak adına, gerçeklerden yana olmalıyız.
İşte bu uyanma ve diriliş bize sorumluluk yüklüyor 'insan olma' sorumluluğu.
İşte bu uyanma ve diriliş bize sorumluluk yüklüyor 'insan olma' sorumluluğu.
Atatürk nasıl sesleniyor ANZAKların ruhlarına ve annelerine;
“Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken İngiliz , Fransız, Avustralyalı , Yeni Zelandalı , Hintli kahramanlar! Burada , dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçikle yanyana, koyun, koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedir ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.” Bu kez Avustralyalı bir anne de Mustafa Kemalin mektubuna karşılık bir mektup yazar; “Gelibolu topraklarında yitirdiğimiz evlatlarımızın acısını alicenap sözleriniz hafifletti, gözyaşlarımız dindi. Bir anne olarak bir güzelim teselli verdi. Yavrularımızın sonsuz uykularında huzur içinde dinlendiklerinden hiç şüphemiz kalmadı. Majesteleri kabul buyururlarsa , bizler de size “Ata” demek istiyoruz. Çünkü yavrularımızın mezarları başında söylediğiniz sözler , ancak bir öz babanın sözleri gibi yüce. Evlatlarımızı bir baba gibi kucaklayan Büyük Ataya bütün anneler adına sevgi ve şükran, saygıyla”
Gelişen-değişen-üreten dünya düzenini yeniden anlamaya ihtiyacımız var.
Olcay KASIMOĞLU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder