Translate

1 Mart 2019 Cuma

iyi olmanın da bir şerefi vardır

Meslek hayatımda analarını, babalarını hastane yatağında birakanlari da, gelip görmeyeneleride gördüm. Bir dönem huzur evine gönüllü gidip bakımlarına katılıyordum.
Gördüm, yaşadım o terk edilmişlik duygusunu, vefasizliğin soğuk yüzünü...

'Bir gülüşüne bin ömür feda dediğimiz yavrular
Biz size hasret bin kere ölüyoruz' diyenlerin sesi hala kulağımda.

Vicdan, başkalarının size söyleyeceklerini, size önceden fısıldayandır...
Hassasiyete vurgusunu yapan Yılmaz Odabaş "Herkes duyarliliği ve bilinci kadar iyidir" demiş..
Evet, yanlışı görmemizi sağlayan bilince, pencerelerimizi kapatmadiğimiz duyarlılığa minnetle..

"Bir insan kişisel çıkarlarından başka hiçbirşeyle ilgilenmiyorsa,
Toplumsal bir güzellik için hayatında hiçbir özveride bulunmamışsa,
Cebinde katlı duran bir şiiri iki insana okumamışsa ,
Üşüyen birinin üzerini örtmemişse,
Ve hep "Zararsız"
Ve hep "Yararsız" yaşamışsa,
iyi olabilir mi hiç!
İyi olmanın da bir şerefi vardır
Ve herkes duyarlılığı, bilinci kadar iyidir..."

Bu sesleniş aynı zamanda klavye kahramanlarına, vicdanını sığ sularda yüzdüren zir zoplara da gelsin.

Sadece kendi işleri için çalışan, yaşadığı dünyaya hiç bir özveride bulunmayan, bunun yanında zarar da vermeyen bir insanin ''Zararsız'' ve ''Yararsız''yaşamiş olması iyi olabilir mi ?
Bence iyi olmanın da bir bilinci olmalı.
Bir başkasının canı yandığında sesi çıkmıyorsa, konuşulması gerektiği yerde susuyorsa tamda o noktada insan olma sorumluluğuna sahip çıkmıyorsa bunun neresi iyi olabilir.
İyi olmanın da bir onuru olmalı.
Kendine, ait olduğun çevreye ve ortak alanları paylaştığın bu dünyaya vefa borcun olmalı.
Yoksa etliye, sütlüye karışmadan ''Yararsız'' insan olmanın neresi zararsızlıktır...

Olcay Kasimoğlu

Hiç yorum yok: