Translate

25 Haziran 2019 Salı

Açık bir yürek, açık bir zihindir.

Seçimin riski de, zaferi de insanındır.
Ah insanlar, her-şeyi bulup kendini bulamayanlar, halen ötekiler deyip, o ötekilerin gölgesinde yaşayanlar; ötekilerin icatlarını, buluşlarını kullanıp, birde günahtır diyenler yok mu,ne çok çelişkiye gebedirler.
Fanatizm ve cahillik daima açtır ve beslenmeye ihtiyaçları vardır.
Bütün mesele, bu boşluklar bilimle sanatla beslenilmediğinde; sapkınlık, sapıklık ve zulümle beslenir.''

Hayatı belli kalıplar içerisinde tanımlayanlar, yaşamın, biricik anlamını ıskalayıp, bir sürü neden ve bahane arasında yaşam serüvenlerini bitirecekler. Oysa yaşam bir kirpik arası, yada kısacık bir rüya.
Her ne olursa olsun, heba edilmeyecek kadar da güzel..Makamla,etiketlerle, mülkiyet telaşı ve hırslarla avunulmayacak kadar da sade ve hoş aslında..

Acaba kaçımız, günlük hayatın koşuşturması ve medyatik gürültü içinde, yeni fikirleri, filizleri ve geleceğimizi biçimlendirecek hususları gerçekten fark edebiliyoruz?
Bir kesinti çağında yaşıyoruz, dikkatimizin kolayca çelinebilir olduğu bir zamanda. Sürekli, düşündüğümüz şeyden bambaşka bir şey düşünmeye davet ediliyoruz. Bunun içinde öncelikle ruhumuzda ki hapishaneleri çıkaralım gün yüzüne...Başkaları satın almasın bizi. Çünkü, eğitimi, öğretimi, öğretileri yerle bir eden pazarlar halen kuruluyor. Bir unvan, bir pırıltılı yaşam karmaşası yaşanıyor, iç içe geçmiş, içi boş kavramlar ve ezber, kolaycı yaşamlar.
İnsan mümkün olabileceğine inanmıyorsa, yenileşmeyi gerçekleştiremez.
Sürekli yenilenme kabiliyetine sahip bir insan geleceğe güvenle bakar, yeni düşünceleri ve geleceğin getirebileceği değişiklikleri de hoşgörüyle karşılar.

Dünyanın her yerinde gelecek ufku olmayan insanların hayata karşı tutumları, çaresizlik içinde bilinmeyeni beklemektir. Geleceğe yönelmeyen hiçbir insan kendisini yenileyemez.
Çağımızın güvensizliğine karşı durabilmemizi sağlayacak yöntemler bulmak, içimizde ki güç merkezini ortaya çıkarmak gerekiyor.
Bunun içinde; inandığımız, güven duyabileceğimiz değer ve amaçlara ulaşabilmemizi sağlayacak içsel bütünlüğün, kültürle yaşama dokunmuş bilincin, mücadele ruhuyla beslenmiş cesaretin, kendini bulmuş benliğimizin ”özgür ve özgün” olması gerekiyor.
Ve kesinlikle geçmişin korkularıyla yaşama tutunmak değil, her-şeyiyle yüzleşmek gerekiyor.
Esir olmak sadece mahpus damları değil, aslı mahpusluk insanın kendi hürriyetine karşı gösterdiği kayıtsızlıktır.
Düzenin köleleri olmamak için;
Ebediyete kadar savaşacağız cehaletle, kibirle, akıl ve hürriyet düşmanı düşünemeyen hilebazlar-la.
Ve... Yaşamı, beklentileri yüksek olmayan bir bakış açısı ve arayışları ince bir ruhla anlamlı kılmaktır bütün dileğim...
Olcay Kasımoğlu

Hiç yorum yok: