Translate

10 Ekim 2019 Perşembe

ÇALIN KALBINIZIN ZİLLERINI💙

İnsan tanımak gerçekten ince bir sanattır.
Bu sanatın ciddi parametreleri vardır. Çaba ve inanç gerektirir. Yoksa payımıza hep yanılgı ve hayal kırıklıkları düşer.
İnsanlardan darbe yediğimizi, insanların ne kadar güvensiz olduğunu ve hep aldatıldığımızı, şanssız olduğumuzu söyler dururuz o zaman.
Oysa önce kendimize, var olan bakış açımıza, hayat deneyim ve tecrübelerimize biraz kafa yorsak bu yanılmalarda aslında ne kadar çok kendi payımız olduğunu görüp şaşıracağız.
Her insan bir dünyadır ve bu dünyanın şekillenmesinde;
Çocukluğu, yaşadığı bölgenin yaşam koşulları, tercihleri, seçimleri, aldığı eğitim, seçtiği kişi ve kişiler bir yaşanmışlık bırakmıştır.
Ne kadarını kendinde topladığı, ne kadarında demlendiği, belli davranış kalıpları içerisinde kalıp kalmadığı bize yansıttığı geri bildirimlerde, tutum ve davranışlarda kendini ele verir.
Daha dikkatli baktığımızda muhakkak göreceğiz. Bunun içinde önce kendimizin, engin ve dingin bir yaşamla iç içe ve kendimizle barışık olması gerekiyor.
Ön yargılarından azade, geniş bir bakış açısıyla, insanlarla iletişim kurduğumuzda daha doyumlu ve uyumlu birliktelikler oluştururuz.
İnsan tanıdıkça ya yaklaşır ya da uzaklaşmaya başlar. Bu ince çizgiyi çok iyi tanımlamak lazım.
Bazen insanlar kendilerini tanımlamakta gerçekten zorlanırlar. İfade ve tanımlama yoksunluğu yaşarlar. Bunun içinde, insanlarla ortak yaşam alanları olsun, paylaşılan mekanlar olsun, beraber çıkılan bir yolculuk olsun yada beraber bir olayın şahitliğini yapmak ve onun üzerinden beden dili ve sözel tanımlamalar olsun, algısı açık insana çok şey verir aslında.
Hani büyüklerin kullandıkları yaşamsal deneyler vardır. Birini tanımak için;
*Yolculuk yapın
*Emanet teslim edin
*Sırlarınızı paylaşın
*Bilerek fikirlerine karşı çıkın
*Borç para verin
* Sevmediği konularda açık yürekli konuşun
* Çocuklar ve korunmaya muhtaç insanlar hakkında düşüncesini sorgulayın
*Birine haksızlık edildiğinde takındığı tavra bakın.
*Her şey yolunda giderken iyi olan birinin, sorun varken nasıl davrandığına bakın.
*Verdiği sözleri yerine getirmede gösterdiği gayrete ve sözünü tutmada ki samimiyetine bakın.
*Olaylar karşısında inisiyatif alıp almadığına, hoşgörüsüne ve olgunluğuna bakın.
Liste uzar gider. Sonuçta kişi ve kişilerin etki ve tepkileri kişilik ve karakterleri hakkında bize bir fikir verebilir.
Tabii ki bunları yaparken rencide etmeden, kırmadan, dökmeden içten ve samimiyetle yapalım.
Biz ne savcı, ne hakimiz.
Zaten sağlıklı gelişen birlikteliklerin savcıya, hakime, avukata, doktora, polise ihtiyacı olmaz.
Olcay Kasımoğlu

Hiç yorum yok: