Translate

2 Nisan 2020 Perşembe

Sevginin Dili Tektir

Hak etmeden hiçbir şey elde edilmesin diye düşünenlerdenim🌹
Köhnemiş erdemlerimizin duvarları arasına sıkışan, birbirimize tepeden bakan bizler;
Kendini beğenmişliğin, anlaşılmaya muhtaç insanlara tepeden bakmanın uçurumuna düşmüşüz.
Bütün bunlar çok acı sonuçlar doğuruyor.
Adalet, en yüce erdemlerden biri ve bir ülkenin temelini oluşturan temel kavramlardan bir tanesidir, bireysel ya da kısmi değildir, evrenseldir.
Adalet, her şeyi layık olduğu yere koyar, dağıtıcı, denkleştirici özelliği vardır.
Adaleti sağlayan yasalar, hukuk düzeni ve uygulamalar ise insan vicdanına ters düşmemelidir, çünkü adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur.
Devlet içinde yaşayan herkesin, yasalarla sahip olduğu haklarını kullanması ancak adaletle sağlanır.
Adaletin olmadığı toplumlarda bireyler kendilerini güven içinde hissetmezler. Güvende olmayan bireylerin ise, huzurlu bir şekilde yaşamlarını devam ettirebilmeleri mümkün değildir.
Haksızlığı uğramış, zulüm görmüş her insanın adalete olan inancı sarsılır. Adaleti koruyan hukuk düzeni, güçsüzleri, haksızlığa uğrayanları koruduğu ölçüde adaletten söz edebiliriz.
Adaletin var olması, güçlünün hukuku değil, hukukun güçlü olmasına bağlıdır.
Toplum yaşantısında zulüm değişik şekillerde karşımıza çıkmaktadır.
İnsanın insana zulmü, doğaya zulmü, hayvanlara zulmü....
İster bireysel olsun ister toplumsal olsun, evde, sokakta, iş yerinde, her yerde adaletsizlik var.
Adalet bir nimettir, insan yüce bir değerdir lakin vicdanı teşekkül etmiş olmak şartıyla.
Zulmün ve haksızlığın karşısında gayrı ihtiyarı hep deriz ”vicdansızlar” bu tesadüf değildir.
Adalet; vicdanla, akılla, şefkatle kendini bulur ve yaşar. Bunun içindir ki insan olan insanın vicdanı olur, vicdanın ise tercihi olur.
Adalet, hukukla birlikte evrensel barışın en sağlam köprüsüdür o köprüye hile, zulüm karışırsa yıkılması çok kolay ve yıkıcı olur.
Toplumda; hak, hukuk, adalet, iyilik, dürüstlük gibi toplum dinamizmini sağlayan değerler erozyona uğramışsa orada ferdi vicdanın gelişmesinden söz etmek mümkün olmaz.
Bütün bunların bağlamında, bir ülkenin değerleriyle çok fazla uğraşırsan orada sosyal adaletten, haktan, hukuktan söz edemezsin.
Çıkalım sığ sularımızdan, samimi ve içten olalım, içten hesaplı değil… Sanalından değil, gerçek dünyadan korkar olduk.
Toplumun geneli için, en azından zaruri yaşam şartlarının sağlanması ve sebepsiz zenginleşmenin önlenmesi için, hiç kimsenin ezilmesine ve sömürülmesine izin vermeden, haksızlıkların karşısında insanca tavır alarak, insan olma sorumluluğumuza sahip çıkalım.
İnsanların toplum içinde ki sınıf farklılıklarına, siyasal tercihlerine saygı ve hoşgörüyle yaklaşalım.
Hakkın, hukukun ve adaletin olduğu yerlerden vazgeçmeliyim.
Her vatandaşın adil, tarafsız, bağımsız yargılandığı, her vatandaşın eşit, barış içinde yaşadığı, evinde, işinde kendisini güvende hissettiği, gelecek korkusu ve endişesi yaşamadığı bir ülkede herkes için adalet diyebilelim.
Daha mutlu bir dünya için, geleceğin ebeveynleri çocuklarımız için aklı ve vicdanı hür, adaletli toplumların olduğu bir yaşam dileğiyle.

Hiç yorum yok: