Translate

6 Mayıs 2019 Pazartesi

Anlamak en büyük iletişimdir...

Yaşamı sorgulamayanlar, sadece kendi durduğu yerden bakanlar evreni bir bütünlük içinde görmek ve algılamak yetisinden yoksundurlar.
Birey olmayı başaramamış insanlar hep başkalarını oynarlar.
Kendi düşünce ve fikirleri yoktur. Ya günün adamıdırlar yada günü kurtarma telaşı içinde anlamsız zamanın esiri olurlar...
İnsanı insan yapan en büyük özellik ''adaletli olmasıdır'' ve yaşamın içerisinde üretim, paylaşım ve bütünlük içinde daha huzurlu ve güven ortamında yaşama devam etmesidir.
Bunları ıskalayıp, bir yığın neden veya gerekçe ile düşmanlık üretenler ise akıldan, aydınlıktan, düşünceden uzaklaşmış, hedefinden sapmış demektir.
Oysa; kendi dışımızda ki yaşamlara saygı duymak tercih nedeni değil zorunluluktur,
KARL MARX' ın dediği gibi ''İnsansal öz, tek tek her bireyin doğasında bulunan bir soyutlama değildir. Gerçekliği içersin de, bu, toplumsal ilişkilerin bütünüdür.''
İnsanlar kendilerini çok iyi tanımalıdırlar.
''Kendimize her gün soralım; ''İçimizde ifade edilmedik ne kaldı ?' 'diye.
O her ne ise, açığa çıkaralım..''
Kendimizi, yaşamın değişen akışına uydurmak için sürekli farkındalık içinde olmalıyız.
Sınanmaktan, yüzleşmekten korkmamak gerekiyor.
Ancak o zaman doğru ile yanlışı birbirinden ayırt edebiliriz.
Yüreğimiz bir maden gibidir. İşlenmedikçe ürün vermez.
''Soralım kendimize her gün; 'İçimde dışa vurulmamış ne kaldı?''diye.
İçimizdekini dışa vurmadıkça, öz doğamızı açığa çıkartamayız...
Yaşamımızı bütünlük içinde yaşadığımız zaman, yaşamın temel akışından ayrı kalmaktan korkmamıza gerek kalmayacaktır.
Ne güzel demiş şair Yusuf Hayaloğlu:
"bildiklerini dedi, yüzleştir hayatla ve sınamaktan korkma
doğru ile yanlışı o zaman ayırt edebilirsin"
Sevmek; hissiyat ile iradenin işidir ve anlamak, anlamak en büyük iletişimdir...

Hiç yorum yok: