Translate

2 Mayıs 2019 Perşembe

Rüzgarın da bir kalbi var...

 İnsan olmak güzel şey; irade ve hislerin dengesi içinde rüzgara, fırtınaya dokunmak..

İnsanın yüreğine değmişse güzellik ve insan besleniyorsa sevgi pınarından her esinti kendi dilinden bir ıslık çalar.  Kimi zaman saçlarımıza bırakır, kimi zaman tenimize dokunur, kimi zaman da kendi varlığını hatırlatırcasına insan ve evrene kendi sörfünü yapar. Bazen kızar bize, bazen de sevdiklerimizin kokusunu getirir burnumuza. Velhasıl efil efil esen frişka rüzgarını çok ama çok severim. Sevdanın rüzgarı, demlenmişse yüreklerde tıpkı frişka rüzgarı gibi her dem kendini hatırlatır... yeter ki, insanın kör bilincine yenik düşmüş fırtınalar kalbimizi örselemesin. Yoksa fırtınaların, rüzgarın taşıdığı nice tohumlar, onun aracılığıyla çoğalır.
Ve doğa, doğa bizi yargılamaz; bizi kendi içindeki öze ulaştırmak için bütün evreni kalbimizle dinlemeye davet eder. Bunun için bir sürü göstergesi vardır. Yağmur , kar soğuk-sıcak , toprak kokusu, güneşin sarı sıcağı ve gelinler gibi süslediği dağ başlarının kır çiçekleri. İnsana kendine bahşedilen mucizevi yaşamın bütün güzelliklerini hatırlatır. Bütün bunları bizim gözümüzün önüne serer, tenimize değdirir. 
Doğanın sıra dışı sunumu Frişka rüzgarı ve diğerleri, hem duygulara, hem akla dokunurlar. Fısıltıları çok ötedendir. İnsan oğlunun çok öncesinden; muazzam dengelerin akordunu yapıp, dünya tarlalarını, ovalarını, tepelerini ve unutkan insanın, insanların kirlerini temizlerler. Yüreği açık olanların düşlerini, anılarını hep diri tutarlar...

hangi yöne eser rüzgarın
hangi dallar aşkını söyler

pay vermediğim
paylara duramam 
çoğu istemem
azı yok sayamam

yüreğim ateş
gönlüm han 
selam bahara
selam hazana 
bu geçici handa 
sevda uğruna
canı baş yoluna koyanlara

bakma sen, 
yüreğime ağladığıma
ne yıkılırım
ne sökülürüm 
ne ayaz yıkar
ne de hasret
sen ellerini ver
sus deme yüreğime
özden olurum
biterim bu devri alemde...


 Olcay Kasımoğlu


Hiç yorum yok: