Translate

31 Mayıs 2019 Cuma

İçi kara olanın niyeti ak olmuyor işte!

''İki seyyah derviş bir şehirden diğerine gidiyorlarmış. Derken yollarının üstüne taşkın bir dere çıkmış. Tam suyu geçecekler ki; az ötede korkudan tir tir titreyen, yapayalnız ve gencecik bir kadın görmüşler. Dervişlerden biri hemen kadının yardımına koşmuş. Onu sırtına almış, suyu öylece aşmış. Sonra da kadını derenin öte yakasında yere bırakıp iyi günler dilemiş. Böylece yola revan olmuşlar…
An...cak yolun kalan kısmında öteki dervişin ağzını bıçak açmamış. Suratından düşen bin parça… Somurttukça somurtuyor. Bir kaç saat böyle surat astıktan sonra suskunluğunu bozup şöyle demiş:

-“Ne demeye o kadına yardım ettin? Bir de üstelik ona dokundun. Seni ayartabilirdi! Baştan çıkartabilirdi. Erkekle kadın böyle temas etsin, olacak iş mi! Ayıp yahu… Olmaz, bize yakışmaz!”

Kadını sırtında taşıyan seyyah sabırla gülümsemiş:

-“İyi de dostum, ben o genç kadını derenin karşısına geçirip orada bıraktım; sen ne demeye hala taşırsın?”
Alıntı
İşte hayatta kimi insanlar böyledir. Kendi korkularını, ön yargılarını başkalarına yansıtır ve onlarda gördüğünü sanır. İşte asıl yük budur.
Zihinlerini zanlarla doldurur, sonra da bunca ağırlığın altında ezilirler...
İnsanın kendi kendisini iyileştirebilen iyi bir şifacı olması için, olağanüstü psişik güçlere sahip olması da gerekmiyor.
Çok basit bir şeye;
Bedenle ilintili bir farkındalığa sahip olmak yeterlidir diye düşünüyorum.
Samimi, içten, gösterişten uzak kendimiz olamadıktan sonra, bütün evrenin bilgilerine sahip olsak ne yazar.
Kendini bilmekten daha büyük bir yetenek mi var, en güzel emek insanın kendisi..

Ne çok akıllı oldum, ne de bilgin.
Ne çok kendini beğenen, ne de fazla çekingen.
Ne çok konuşan ne de fazla suskun.
Ne çok kırıcı, ne de fazla yumuşak.

Biliyorum ki; fazla akıl, insanlarla arana duvarlar örüyor.
Biliyorum ki; kendini aştığında,yanızlığın da beraberinde çoğaliyor.
Biliyorum ki; çok konuşmanın değil de,yerinde ve özünde konuşmanın doyumu tarifsiz oluyor.
Biliyorum ki; konuşulması gereken yerde susmanın gafleti hazin oluyor.
Biliyorum ki; öfkeyle,akıl yan yana kol kola girmiyor.
Biliyorum ki; dile ayar,sevgiye şefkat, bütün kapıları açıyor...
Olcay Kasımoğlu

Hiç yorum yok: