Translate

17 Mart 2020 Salı

İnsan Sığmıyor İnsana

Yüzlerde, yüreklerde hep ihanet maskeleri, her şeyi zehirliyor, gülüşlerin içine puştluk düşmüş.
Yalan, hiç bilmediğin kadar yalan ''sesler çığırtkan'' geceye pusu kuruyor, ışıktan duyguları alıyor.
Aşkı yılışık, ihanete yenik umut, insanı ucuz kılıyor...
Sevginin, hoşgörünün yerine; sahtekarlığı katık ediyor.
Dünya sığmıyor insana; kanun hükmünde ''savaşlar, ihanetler'' insan sığmıyor insana...
O yanardağ misali yürekler ürkek, suskunluk kanıksanmış, cehalet azgın.
Kalabalıklar içinde sevdalar dalsız, uykular da pembe düşsüz kara kuru, sabahları solgun, akşamı yılgın yorgun...
Umutsuzum demeye dilim varmıyor, her şey ''gecenin karanlığı gibi''yakamozlar göz kırpmıyor, içimdeki abdal küs, ışığa çıkmıyor, dışarıda insan, insana ihanet ediyor...
Umut kimsesiz; gülüşlerin içine ''puştluk düşmüş'' içtenliğin güven ateşi, zalimler otağını seçmiş.
Terbiye edilmemiş nefis ''zincirlerden azat edilmiş'' ulu orta, meydanı kendine biliyor. Öpüşlerden düşlerin tılsımı yolundu artık, kimseler ''yüreğinden ağlamıyor göze''sevginin bakışları mıhlandı çorak yüreklere...
Yalnızlık giyindi üşüten hoyrat rüzgarları, gülüşler gamzesiz, soluk, ısıtmıyor içimizi, can bitkin ''yürek tutsak, dil umutsuz'' köreldik yüreğimizin sesine...
Seyirci umarsız; sevincin çığlıkları kısık, buyur etmiyor evren sinesine.
İçtenliğin kaleleri kuşatıldı ''şefkat uyuşuk, kindarlık sinsi ateş'' ilim, bilim, soysuzun tezgahında tutsak...
Kim bilir''belki inandıklarımızdır'' yalan olan, payımıza kalan, acı ve kül yüreğimizden beynimize sızan, ihanete karışıp bizi dünyaya kör kılan....

Hiç yorum yok: