Translate

9 Mart 2020 Pazartesi

Önyargılarımız

Albert Einstein’ın dediği gibi önyargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan zor olsa da önyargılarımızın davranışa dönüşmemesi bizim elimizdedir.
Karşımızdaki kişiyi tanımadan giyimine, duruşuna veya davranışlarına göre yargılamak doğru değildir. Veyahut duyduğumuz veya gördüğümüz bir olay hakkında detaylı bilgi sahibi olmadan yorum yapmak da doğru değildir.
içsel dünyamız, düşünce ve içsel etkinliklerimiz er veya geç gerçeklikleri önümüze koyar. Bu yüzden içsel sesimizi bastırmamalı ve onu susturmamalıyız. Sabır ve sükûnetle ne demek istediğini anlayıp derinlemesine hiçbir ön kanaat ve fikir yürütmenden gözlem ve tespit ile gerçek sonuçlara ulaşabiliriz.
Günlük yaşamda bizi yönlendiren ön yargılarımızın çok azı kendimiz tarafından, geri kalan büyük kısmı bizi eğiten ailemiz, okuduğumuz okullar, arkadaş ve iş çevrelerimiz tarafından zihnimize yüklenmiştir. Devletlerin vatandaşlarını yönetirken kullandığı en etkin metotlardan biri de, amaçlanan iç ve dış politikalarla ilgili önyargıların insanlara benimsetilmesidir.
Kısaca önyargılarımız, kişiseldir, toplumsaldır, ulusaldır, siyasîdir, ahlakîdir, dînîdir; aklımıza değil,duygularımıza dayanır.
Mesela büyük gözlü bir insan hakkında onun zeki biri olduğunu çıkarsayabiliriz. Ya da iki kaşı birbirine tam anlamıyla zıt kutuplardaysa kesin havalı biridir. Elleri kocamansa güçlü, sadece parmakları uzunsa yetenekli…Sapsarı saçlı ve güzel bir kızsa kesin aptaldır, ayaklarını pergel gibi açıp yürüyorsa kaba-sabadır… Sırtı kambursa acılı biridir, dimdik yürüyorsa gururlu ve kibirlidir.
Bunlar aslında tamamen zihnimizde daha önceden varolan modellerden yarattığımız önyargıdan başka birşey değil. Ya da belki ben yanılıyorumdur; fiziki özelliklerin ruh yansıması üzerinde büyük etkileri vardır.
Bilinçaltımıza vereceğimiz telkinlerle bunu başarabiliriz. Gün içerisinde sık sık kendimize önyargılı olmanın doğru olmadığını, önyargılarımıza göre hareket etmememiz gerektiğini söylersek ve bu konuda telkinlerde bulunursak beynimiz bize kalıpları sunduğunda bilinçaltımız yaptığımız telkinleri hatırlatacaktır.
Benzer şekilde, önyargılı olduğumuz için pişman olduğumuz olayları sık sık hatırlayarak zihnimizde önyargı konusunu canlı tutabiliriz ve yeni tanıştığımız kişilere karşı önyargılı davranmaktan sakınabiliriz
Örneğin Freud şöyle der: “Önyargının, bir kısım insanların saldırganlık göstermelerini kabul etmesi kadar, önemli sayıda insanı da sevgide birbirine bağlaması her zaman mümkündür.
olcay kasımoğlu

Hiç yorum yok: