Translate

6 Mart 2020 Cuma

Kadınız Menü Değiliz


'Dünya Emekçi Kadınlar Günü' her yıl 8 Mart'ta kutlanan ve 'Birleşmiş Milletler' tarafından tanımlanmış uluslararası bir anma gündür.
Kadınların sıkıntılarının hiçbir zaman bitmediği göz önüne alınırsa bu günlerin toplu bağırma seansları olmaktan öte gidemediği anlaşılıyor.
Kadınlar özgürleşmeden ve toplumsal kimliklerini, özgürlüklerini tamamıyla kazanamadan hiç bir zaman özgür bir birey olamayacaklardır. Onlar birey olmadan hiç kimse özgür olamayacak.
Kadın olmak tüm insani kimliklerin kavşağı olmaksa kadınları köleleştiren, emeklerini sömüren, maddi ve cinsel bir meta olarak gören sermayeyi ve tümüyle kapitalist sistemi yok edelim.
Kadınlar bu dünyanın kapı eşikleridir. İçe doğru açılan ve ışık süzmelerini gönüllere taşıyan. Acının, çoğalmanın, mutluluğun eşiği, yerkürenin ana rahmidir kadınlar.
Kadının cinsel ve ekonomik istismarına dur demeli.
Kadın kocasının namusu değildir. Kadın babasının namusu değildir. Kadın erkek kardeşinin namusu değildir.
Kadının vücudu kendine aittir, kendinden sorumludur, bedenleri ve ruhları satılık değildir.
Birde bazı kadınların sorgusuz sualsiz kendilerine reva gördükleri toplumsal öğretiler vardır. Her şey kadermiş gibi, hiç değişmeyecekmiş gibi. Aşılamaz sorunları olduğuna, ezildiklerine, ikinci sınıf vatandaş olduklarına öylesine inanmış durumdalar ki bunun aksini düşünmek koskoca bir yalanmış gibi görünür.
Evet bunları bir çok kadın yaşıyor olabilir fakat artık yaşam koşullarının, teknolojinin bu kadar ilerlediği bir çağda, insanın kendi beynini programlayabileceğinin kabul edildiği bir dönemde;
'Sindirilmişiz, daha doğarken ölmüşüz, kaderimizmiş, yazgım böyleymiş-miş gibi kendine acımakla ömür tüketiyorsa, tüketmeye de devam ediyorsa kadınlar başkaları bu kadınlar için ne yapabilir ki veya nereye kadar ne yapabilir ki ?
Ne olursa olsun insan yaşamı değerlidir ve öncelikler konusunda topyekun bir hesaplaşmaya ihtiyacımız var.
Kadınlar hiç kimsenin kölesi değildir. Kadınlar birer kuluçka makinesi değildir, olmayacaklar. Kadınlar ayaklarının altında cenneti değil, bu dünyada adaleti istiyorlar.
Vicdanımızın sesi hiç susmasın, susanlara da fırsat vermeyelim.
Bütün dünyada kadın olsun erkek olsun aklın ve ruhun içsel gelişimini destekleme adına kitlesel bir eğitim şart derken;
*Çok küçük yaşta kendilerinden büyük adamlara satılmasınlar.
*Saçı uzun aklı kısa diyen akıl fukaralarıyla bir ömür beraber yaşamak zorunda kalmasınlar.
*Çalıştıkları iş-yerlerinde mobinge maruz kalmasınlar.
*Kız çocukları okul yollarına yasaklı olmasın.
*Kadınların namusu erkeklerin tekelinde olmasın.
*Şiddet mağduru kadınlar bu utancı kendilerine değil de yaşatana fatura edecek kadar yürekli olsunlar.
*Mutluluğumuz kendi içimizden gelen güçle yaşamda yerini alsın.
*Kadın şefkatin ana vatanıyken şefkate hasret bırakılmasın.
*İş hayatında emekleri sömürülmesin.
*Hayatımızın sözcüleri başkaları olmasın.
Kadınların saygı görme kimliği ve kişiliğiyle kimseye muhtaç olmadan yaşama hakkını insanca yaşadıkları, akılları ve becerileriyle sosyal hayatın içinde oldukları bir dünyada yaşam büyütmelerini istiyoruz.
Bedenlerine kendileri istemediği sürece hiç kimsenin dokunamayacağını, bedenleri hakkında, kıyafetleri hakkında kimseden emir almayacakları, kendi kararlarını vereceklerini haykırdıkları bir dünyada yaşam büyütmelerini diliyorum.
Kendimizi kitlelerin ruhundan arındırmak, kelimelerimizi otoritelerin elinden almak, hiç hissetsek bile hiçliğimizi kendimiz belirlemek, değerimizi kendi irademizle fark etmek, ülkesiz olup tüm dünyanın ötekileriyle birleşmek ve güzel bir dünyanın düşüne uyanmak dileğiyle;
Yaşamınıza sahip çıkalım. Eril düzenin oluşmasında ne kadar pay sahibi olduğumuzu kendimize söylemekten korkmayalım. Hiç bir şey tek başına oluşmaz. Tüm bu durumlardan nasıl özgürleşebiliriz? Önce bunun cevabını kendimize dürüstçe verelim.. Büyük tabloyu görüp küçük ayrıntılarda kaybolmayı, oyalanmayı, kalıpları bırakalım. Kurban rolünden çıkıp yaşamımızın ve seçimlerimizin farkına varalım. Kendimizi başkalarından dinlemeyi, cezalandırmayı bırakalım. Yaşamın sorumluluğunu üzerimize alalım. İnsan, yaşamı sorgulayarak, öğretilere karşı durarak kendini özgürleştirebilir.
Hiç kimseye altın tepsinin içinde anlamlı bir yaşam verilmez. Yaşamak anlamlı bir çaba ve anlamak için de özveri ve emek ister.

Olcay kasımoğlu

Resim; Muzaffer Oruçoğlu

Hiç yorum yok: