Translate

2 Ocak 2019 Çarşamba

Hiç kimse kimseden üstün değildir.
Böyle duvar olmakla, katı olmakla, tavır almakla, mazeretlerin arkasına saklanmakla, bulamayız yaşamın o incecik yolunu…
Başkalarına önyargıyla yaklaşan insanlar, yenilikten korkarlar.
Kendi dünyalarında farklı, içinde bulundukları ortamda farklıdırlar.
Resmi görüşleri ayrı, içsel düşünceleri farklıdır. 
Bunlar için yaşamın etkinliği, işine ve çıkarına geldiği gibidir.
Neyi savunuyorlar, neye göre, kime göre yaşamlarını düzenlerler bilinmez.
İnsanı insan yapan en büyük özellik ''adaletli olmasıdır'' ve yaşamın içerisinde üretim, paylaşım ve bütünlük içinde daha huzurlu ve güven ortamında yaşama devam etmesidir.
Bunları ıskalayıp, bir yığın neden veya gerekçe ile düşmanlık üretenler ise akıldan, aydınlıktan, düşünceden uzaklaşmış, hedefinden sapmış demektir.
Kendi dışımızda ki yaşamlara saygı duymak tercih nedeni değil zorunluluktur,
insan varolduğu süre içinde, yaptıklarından veya yapamadıklarından sorumludur.
O halde, insan varoluş sürecinde yaşamın hakkını ve yaşamın içerisinde; başkalarının hayatına da anlam kattığı sürece bir önem taşır, ya yaşamın yürütücüsü, ya gözcüsü ya da sözcüsüdür.
Hiç kimse kimseden üstün değildir ,sadece farkındalığımız ve aydınlanmaya kattığımız değer bizi yaşamın içinde sağlıklı bir birey yapar.
Birey olmayı başaramamış insanlar hep başkalarını oynarlar.Kendi düşünce ve fikirleri yoktur. Ya günün adamıdırlar yada günü kurtarma telaşı içinde anlamsız yaşamların ve zamanın esiri olurlar.
Bir dostum çok güzel özetlemişti yaşamdan tat almayı;
'' Asaletten, üstün ırktan söz edenleri dinlemek,ruhsal kramplar girmesine neden oluyor. İnsanın ve evrenin yolculuğunda böyle şeylere hiç mi hiç yer yok. Zarar veren can yakan insan var, iyilik yapan,yolları açan,gülümseyen, el uzatan insan var; başka hiçbir canlının bu korkunç ve güzel telaşı yok;onların yolu çok basit; yaşamdan an ve an tat almak; ne hoş..''
Hiç kimse kimseden üstün değildir ,sadece farkındalığımız ve aydınlanmaya kattığımız değer bizi yaşamın içinde sağlıklı bir birey yapar.
Birey olmayı başaramamış insanlar hep başkalarını oynarlar. Kendi düşünce ve fikirleri yoktur. Ya günün adamıdırlar yada günü kurtarma telaşı içinde anlamsız yaşamların içerisin de, zamanın esiri olurlar.
Olcay KASIMOĞLU

Hiç yorum yok: