Translate

9 Ocak 2019 Çarşamba

PARANIN ESİRİ NE ÇOK KÖLE VAR.

''Birinin yaralarını sarmaya çalışıyor olmamız tamam olduğumuz anlamına gelmiyor, tastamam olmayan halimizle de birbirimize iyi gelebiliriz.
Unutmayın, ruhsal olgunluk haksızlığa maruz kalındığında ortaya çıkan yıkıcı duyguları yapıcılığa, sevgiye ve güzelliğe dönüştürebilme becerisidir.''

Günümüzde o kadar çok köleler türedi ki, hangisinden başlasam diye düşünüyorum!
Sırf rahat bir yaşam için emek vermeden, yaşam koşullarında birilerinin sırtından geçinenler, hak etmediği parayı gasp edenler, hakkı olmadan hakkı olanların emeğini çalanlar, merhametlerini kaybedenler, merhametsiz insanların hizmetinde onlar için çalışanlar, banka faizlerinin köleleri, nefsinin kölesi, güzelliğin kölesi, bedenin kölesi, paranın kölesi daha bir çok şeyin kölesi...

Sahi bunlar gönüllü köle mi yoksa yaşamsal koşullarının getirdiği zorunluluklardan kaynaklanan seçimler mi yoksa zayıf benlik duygusundan kaynaklanan ,sorumluluktan kaçan , emek vermeden sahip olma arzusunu destekleyen zayıf benlik duygusundan mı ?
Sahi bir maddenin yada ruhsal bir hevesin kölesi olmak nasıl bir şey ? İnsanca yaşamak için gerekli olan imkan ve koşullara sahip olduktan sonra halen daha fazlasını istemek nasıl bir mantık, bu istediğin şeyin kölesi, bağimlisi olmak nasıl izah edilebilir ?

Yaşam bir şekilde kendine bağimli kılıyor, kimi teknolojının kölesi oluyor kimi insan ilişkilerinde seviyesizliğin kölesi oluyor. Unutuyor dünyada var olma amacını, insanı boyutunu.
"Para her şeyi yapar" diyen bir insan, para için her şeyi göze alır. Nefsi paranın kölesi olmuş bir insan nasıl adil ve adaletli olabilir ki. Düşünsenize adalet mekanizmasından sorumlu bir insan, paranın açacağı bütün insafsız kapıların bekçisiyken vay adaletin haline...Vay ki vay...

.Hiç kimse elinde parayla, banka defteriyle doğmamıştır. Hayatta paranın kölesi olmamak için parayı yaşamda araç olarak görmeli yoksa amaç edindiğin andan itibaren para efendi sende kölesi olursun.Bundan sonra ne onur kalır ne haysiyet, bir pula satılır.

İnsan ne verecekse, emek sarf etmeli..İçten olmalı....Parayla pulla da ilgisi yok bu işin..Sevgiyle ilgisi var..İnsan, insan olmanın ayırdına varamadıkça, erdemli olmayı becerebilir mi ?Ve hangi kitaba çağırırsan çağır, çağrıları duymadıkça duyabilir mi....İnsan bir başkasının canı yandığında canı yanmıyorsa, egosunu arka cebine koyup da, empati kurabilir mi?.
Artan yemeği veremeyen, nefsine rağmen verebilir mi?
Hiç bir zaman, hiç bir koşulda bizim olmayan, hak etmediğimiz, emek vermediğim hiç bir şeyi zorla tekelimize almayalım.
Hiç bir şeyin kölesi, sağırı, körü olmayalım
Hayat bir senfoniyse gelin o seslerin içinde özgür, sağlıklı,sorumluluk bilinci gelişmiş, sorumluluk sahibi insanlar olarak hiç kimsenin kölesi olmayalım. Olmak isteyenlere de göz yummayalım, unutmayalım zalime, hırsıza göz yummak onu yapan kadar bizide mesul kılar. Ne farkımız kalır kötülüğün efendisi olan insan yaratıklardan
. Biz meydanı onlara terk edince çoğalır faydacılık sahaları, her yerde kötülük kol gezer, sarmaşık gibi sararlar bedenimizi, bu yaşamın zehirli kölelerine izin çıkmasın bizden, daraltalım yaşam alanlarını. Yoksa, bunlara yenilmiş bir yaşamın nasıl bir hakkaniyeti olabilir ki ! Hepimiz insanız, hepimiz topraktanız. İnsan kendiliğinden büyük olmaz, insanı olumlu eylemleri büyük yapar. Nefretle, hakaretle, kinle, öfkeyle büyüyen bir güzellik yoktur dünya yüzünde. Sağlıklı düşünen beyinlerde büyür insanın güzelliği. Yaşam, cesur ve mücadelecileri sever.
Her günün yeni gün, her yeni gününün yeni bir başlangıç olduğu düşünüldüğünde akan bir ırmak gibi olmak herkesin harcı değildir. 
Hepimiz gökyüzündeki ışıklar kadar parlak, güneş kadar sıcağız. Yeter ki zincirlere vurmayalım. Zincire vuranlara suskun kalmayalım(!)

Olcay KASIMOĞLU

Hiç yorum yok: