Translate

25 Nisan 2019 Perşembe

Bir Aldanış Çağı Yaşadığımız;

Dünyaya hakim olmaya çalışan insan zihniyetine bakıyorum, susuyor *insan onurlu bir kelimedir* diyen sözcükler.
*Görmeyi, hissetmeyi, aydınlanmayı bilmeyen insanların elinde yanlış anlaşıldı bütün bilgiler* ne kadar doğru bir tesbit.

Hayat: düşünceye, duyguya dayalı olduğu oranda; sağlam, doğru, yaşanılası olur.
Bunun yanin da duyudan yoksun olan kimse, ister yargı nitelikli, ister tasarım nitelikli olsun duyuya dayanan bütün bilimlerden yoksun olur.
Hayatın içinde duyularımızın çoğunu kaybettik, kalanlarda yaralı.
Baktığımız her şeyde bir ikilem yaşar olduk.
Acabalarımız, kuşkularımız amansız bir hastalık gibi yayılıyor.
Baktığımız,gördüğümüz her şeye karşı negatif enerjiyle doldurulmuşuz gibiyiz.
Yüzümüzde ki gülüşün ifadesinden bile şüphe duyar olduk.
Haklının ''haksızlığa'' sesini yükselttiği yerde kulaklarımızı tıkayıp, körleri oynuyoruz..
Bir bahanecilik aldı başını gidiyor. Hani bana dokunmayan yılan sonsuz yaşasın der gibi.
Yanımızda ki adam gibi adamlardan bile şüphe duymaya başladık, yok canim bir insan bu kadar iyi olamaz, diye.!
Yaşadığımız çağa ve yaşanılan bunca vahşete bakınca: sözcüklerin arasında çöl rüzgarları esiyor.
Olmuyor, hangi diyara bağdaş kurarsak kuralım, sapa kalıyor çorak düşlerin eksik umutları.
Olmuyor, söz dolanıyor boğazımıza; sanki yüzyıllık sessizlik.
Ve tarih kendi sahnesini yeniden kuruyor, yaşam kendi döngüsünü tamamlıyor.
Bir aykırı duruş gibi, sesimizde şiir, düşsel rüzgarlardan geçip, geleceği yeniden bahara teslim edeceğiz.
Dönüp, dünya tarihine bir yolculuk başlattığımızda bunu görmek mümkün.
İnsanoğlu dersini ezber ediyor lakin ezber bozmuyor.
Sahne yine aynı sahne, sadece oyuncular değişmiş.
Alkışlayan zihniyet yine aynı, ezber bozan zihniyet yine aynı.
Göğüslemek için karanlık yarınları... teknolojiyi geliştirirken, önce insandan başlamalı (!)
Olcay Kasımoğlu

Hiç yorum yok: