Translate

25 Nisan 2019 Perşembe

Şiire gazele

Büyülü bir yaz yeli gibi, nisan gecesi perdelerin arasından yüzün görünüyor.
Kendi payıma düşenle, camın önünde durup, ilkbaharın; ay ışığında çok güzel, çok gizemli duruşunu seyrediyorum.
Bir şairin; izlenimleriyle, hissettikleriyle, zihnimde ki etkisini düşünürken, günün kabuğunu dürüp ay ışığını avuçlarımın arasına alıyorum..
Gökyüzünün mavi boşluğunda binlerce yıldız göz kırpıyor. Gizemli bir toplulukla baş başa gibiyim.
Ve insanlar, insanların çoğu uyuyor. Dil anlaşmazlıklarının ve beden karmaşasının dışına çıkmış, evrenin koynunda, kimi mışıl mışıl, kimi horlayarak uyuyor...
Gece ve ben uyumadık... diz dize verip uzun bir yolculuk başlattık kendimize...
Ya kalbim, kalbim şakıyan bir kuş gibi ''Şiire gazale'' şarkısını söylüyor. Tatlı bir sonbahar esintisiyle, çıplak ruhumun içinde bin bir gece masalı gibi; her seslenişi bir aşk, her aşkı bir tohum, her tohumu bir yaşam, her yaşamı bir umut gibi koylarima taşıyor..
Yürek kabartan şeylerden uzak tutarak, bir asmanın taşlan sevgisiyle kucaklıyor.
Anlamsız kavgalardan, kirli siyasetten, gösterişten uzak; akıldan öte giden, akıldan daha derinlere varan bütünlüklü bir sevgiyle, ilkbaharın  serin esintileriyle birlikte yüreğime derinlik ekleyerek, alıp yorgun başımı usulca omzuna koyuyor.
Ay ışıltısıyla parlayan ilkbahar gecesinde, çığlık çığlığa yeşile boyanmış  olan ağaçların arasına bir kaç tane yıldız takılmış, heyecanlandım.
İşte bu dedim kendi kendime;
Bende var olan şey umutsuzluk değil, sadece bir parça sükunet ve huzur aradığım..
Baştan ayağa sade, avuç içi kadar temel güzellik yeter bana.

Hiç yorum yok: