Kendimizi kitlelerin ruhundan arındırmak
Herkese gücüm yetmeye bilir ama irademe gücüm yetebilir.
En uzun yolculuk, beynimizden yüreğimize yaptığımız yolculuktur.
Bu yolculuk da;
Ezber bozmak, kendine eleştirel bakmak ve karşılıklı öğrenmeyi önemsemek ve kendi iradeni özgür ve dingin kılmak yeni bakış açıları kazandırır.
Bu yolculuk da;
Ezber bozmak, kendine eleştirel bakmak ve karşılıklı öğrenmeyi önemsemek ve kendi iradeni özgür ve dingin kılmak yeni bakış açıları kazandırır.
Bunun en güzel araç ve gereçleri de sanat ve edebi dünyanın çeşnilerini yaşamımızda ağırlamak..
Edebi dünyamızın silahşörlerini tanımlarken,her şey yine insanda başlayıp insanda yolunu bulur diyor, Ursula K. Le Gui.
''Sizin de bildiğiniz gibi, kitaplar sadece ticari bir mal değildir. Kar dürtüsü çoğu zaman sanatsal hedefleriyle ters düşer. Kapitalist bir dünyada yaşıyoruz; kudreti karşı konulmaz görünüyor. Ama kralların gücü de öyle görünürdü. İnsanlar tarafından dayatılan herhangi bir kuvvete direnip onu değiştirecek olanlar yine insanlardır. Direniş ve değişim ise sıklıkla sanatla, daha da sıklıkla bizim sanatımızla, kelimelerin sanatıyla yapılır."
Kendimizi kitlelerin ruhundan arındırmak, kelimelerimizi otoritelerin elinden almak, “hiç” hissetsek bile “hiçliğimizi” kendimiz belirlemek, değerimizi kendi irademizle fark etmek, ülkesiz olup tüm dünyanın “ötekileriyle” birleşmek… Belki bir gün başarırız kim bilir?
ey sevgili
mavi kokulu
karanfillerden güzelsin
fakat ne gelir elden
yırtık ama mavi
bir çığlık şehrinden geldim
çocuklar kadar beyaz
çocuklar kadar mavi değilim
ben güneşe direnen
terlerin rengiyim
konmasın yağmurun çingeneleri
ay erirken bir dal üstüne
güneş doğana kadar
dinmesin yıldızların hüznü
kalbimiz tenha iken
güneş dilimize değsin
nasıl olsa
güneşe direnen
terlerin renginde
şiirler yazan
mavi kokulu bir karanfilim
bu ömrün son külü
asılırken kirpiklerinin kıvrımına
fırtına kopsa
bir karanfil düşse ayak uçlarına
titreyerek beni de al getir yanına
sevdalandım sana
ışığa doymak için...
mavi kokulu
karanfillerden güzelsin
fakat ne gelir elden
yırtık ama mavi
bir çığlık şehrinden geldim
çocuklar kadar beyaz
çocuklar kadar mavi değilim
ben güneşe direnen
terlerin rengiyim
konmasın yağmurun çingeneleri
ay erirken bir dal üstüne
güneş doğana kadar
dinmesin yıldızların hüznü
kalbimiz tenha iken
güneş dilimize değsin
nasıl olsa
güneşe direnen
terlerin renginde
şiirler yazan
mavi kokulu bir karanfilim
bu ömrün son külü
asılırken kirpiklerinin kıvrımına
fırtına kopsa
bir karanfil düşse ayak uçlarına
titreyerek beni de al getir yanına
sevdalandım sana
ışığa doymak için...
Olcay KASIMOĞLU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder