Translate

28 Kasım 2018 Çarşamba

ARINDIRMAK KENDİMİZİ

Kaç yanım yaralı
Kaç yanım dilsiz bilemem
Düşüncelerim kendi sürgünlüğünde ürkek
İçimde sıvışık bir yürek çarpıntısı
Kor mu yuttuğum bir yudum su mu
Yoksa bıçak mı saplanan kalbime
İçimde yırtılmış titrek bir ruh
Korunaksız kabuğu incecik bir ten
Küllenip sönüyor sessiz çığlıklarla
Güneşten kopma barışçıl bir umutla
Bölüşerek suskunluğu kızıl erguvanlarla
Tutunuyorum yaşamın eteklerine

İnsanı ve yaşamı anlamlı kılmak önce kendimizi arındırmakla başlar
İnsan doğduğu yeri seçme hakkına sahip değil, kaldı ki dünyaya gelirken ne cinsiyetini ne adını ne dilini, nede dinini seçme hakkına sahip değil.
Yaşamla birlikte her şey kendine bir yol bulurken, insan öğretileri çoğu zaman düşüncenin önüne bir ağ örer. Kimi kendide bulamadığını ulaşılmaz ilan eder yada tam tersi sahip olduğu şeyler üzerinden mutlak hakimiyet ilan eder.
Dünyanın uydusu ve efendisi gibi davranır, her şey ötekidir ve yaşam hakkı onun belirlediği sınırlar ve çerçeve içerisindedir.
Hal böyleyken unutulur başka yerler, diyarlar, nefesler.
Oysa; hepimiz hem öğretmen, hem de öğrenci değil miyiz bu hayatta !
Bazen başkalarının hatalarından, bazen de deneyimlerinden çok değerli hediyeler bulabiliriz. O diğer denilenler, bizim kendimizi tanıma ve gelişme yolumuzda önemli birer yol gösterici olabilir.
Evren bize diğer insanlar vasıtasıyla ayna tutuyor. Eğer bu sürece farkındalıkla katılırsak, gerek kendimize gerek evrene önemli bir katkı sağlayabiliriz.
Yaşadığımız süreç içinde dünya üstünde anlamlı bir değişiklik yapmak istiyorsak, ışığımızın herkes tarafından görülebilmesi için, etrafımıza ördüğümüz o kocaman duvarları yıkalım. Tüm kalbimizle yaşamı olumlamayı öğrenirsek, başkalarının buna sabırsızlıkla cevap verdiğini deneyimleyeceğiz.
Yaşamın ”en olumlu ve doğal amacı” kaynaktan almayı ve yaşamın süreçlerine neşeyle katılarak kaynağa vermeyi öğrenmektir.
Buda başka yaşamları anlamamıza, ön yargıları törpülememize, sağlıksız öğretilere karşı duruş ve tavır almamıza yardım eder. Daha sevgi dolu, anlayışlı, ne istediğini bilen hoşgörülü bireyler yetişir.
Sevgi ve anlayış dolu yüreklerin, her yere yansıdığı bir dünya, kime huzur vermez ki !

artık kimseler yüreğinden ağlamıyor göze
sevginin bakışları mıhlandı çorak yüreklere
yalnızlık giyindi üşüten hoyrat rüzgarları
gülüşler gamzesiz
can bitkin
yürek tutsak
dil umutsuz
ısıtmıyor içimizi
köreldik yüreğimizin sesine
oyuncular arsız
seyirci umarsız
sevincin çığlıkları kısık
kuşatıldı içtenliğin kaleleri
artık buyur etmiyor evren sinesine
şefkat uyuşuk
kindarlık sinsi ateş
sanat
bilim
soysuzun tezgahında tutsak
gülüşlerin içine puştluk düşmüş
pervasızlar hakka zalim
bekleyiş çaresiz
o yanardağ misali yürekler ürkek
suskunluk kanıksanmış
cehalet azgın
kalabalıklar içinde sevdalar dalsız
uykular düşsüz kara kuru
sabahları solgun
akşamı yılgın yorgun
hain bir çağdır yaşadığımız
umutsuzum demeye dilim varmıyor
can lime lime dökülüyor
döküldükçe içimdeki ses bağırıyor
ne olursa olsun
yine umut
yine sevgi

Hiç yorum yok: