Translate

13 Kasım 2018 Salı

ŞİDDETİN COĞRAFYASINDA ÇOCUK OLMAK
Şiddet, bir insanın bir başka insana, isteği dışında fiziksel, sözel ya da cinsel olarak tahrip edici güç uygulamasıdır.
Şiddet, yetişkinlerin ruh sağlığını ciddi biçimde tahrip ederken, çocuğun boyutları açısından bakıldığında, baş edilebilmesi çok daha zor bir olaydır.
Dünya onlar için yeterince büyük ve zor iken, şiddet onların yaşama uyumlarını daha da güçleştirir.
Şiddet yaşanan ortamlarda çocukların gelişimsel ve duygusal ihtiyaçları çoğu zaman unutulur,karşılanamaz.
Şiddet gören veya şiddet uygulayan kişiler çocuklarına kör olurlar.
Çoğu zaman( bu çok acıdır ki) ebeveynler çocuklarına kendi çaresizlik ve umutsuzluk duygularını geçirirler, güven hislerini veremezler hatta çoğu zaman kavgalarının tanığı olarak çocuklarını gösterirler.
O çocuklar ki her kavgada biraz daha yok olurlar.
İçlerindeki o kocaman sevgi deryaları sevgili ebeveyinleri tarafından ıstılaya uğrar.
Öyle çok korkarlar ki başlarına çektikleri yorganlar yetmez onları saklamaya. Yüzleri o öpülesi yüzleri avuçlarının arasında kapanır.
Aile içi şiddetin çocuklar üzerinde birçok etkisi olur.
Küçük yaşlardaki çocuklar yaşananlara anlam vermekte zorlanırlar ve kendilerinin bir hata yaptığına inanmaya başlarlar.
Bu da onlarda suçluluk duygularının oluşmasına neden olur, hayata korkak başlarlar.
Şiddete maruz kalanın kendine bakacak durumu yoksa, bilinci ve algısı gelişmemişse, çocuklarını o şiddet ortamının dışında nasıl tutabilir ki?
En hazını de şiddetin ikizi çocuklardır.
En büyük yarayı geleceğin babaları,anneleri alır.
Boyutları azımsanmayacak kadar önemli toplumsal bir sorundur.

Olcay KASIMOĞLU

Hiç yorum yok: