Translate

17 Kasım 2018 Cumartesi

Sonsuza dek çiçek açmaya yeminliyiz



Yüzlerde, yüreklerde maskeler; her şeyi zehirliyor, gülüşlerin içine puştluk düşmüş. 
Yalan, hiç bilmediğin kadar yalan ''sesler çığırtkan'' geceye pusu kuruyor, ışıktan duyguları alıyor.
Aşkı yılışık, çıkarlara yenik umut ''insanı'' ucuz kılıyor...
Sevginin, hoşgörünün yerine; sahtekarlığı katık ediyor.

Dünya ''sığmıyor insana'' kanun hükmünde savaşlar, ihanetler,sefil doymazlık ''insan sığmıyor'' insana...
O yanardağ misali yürekler ürkek, suskunluk kanıksanmış, cehalet azgın.
Kalabalıklar içinde sevdalar dalsız, sabahları solgun, akşamı yılgın yorgun...
Umut kimsesiz; gülüşlerin içine ''puştluk düşmüş'' içtenliğin güven ateşi, zalimler otağını seçmiş.
Terbiye edilmemiş nefis ''zincirlerden azat edilmiş'' ulu orta, meydanı kendine biliyor.
Bir başkasının yıkımı, çaresizliği bir diğerinin yaşam sevinci oluyorsa, yaşamdan; düşlerin tılsımı yolundu artık.
Kimseler ''yüreğinden ağlamıyor göze'' sevginin bakışları mıhlandı çorak yüreklere...
Gülüşler gamzesiz, soluk, ısıtmıyor içimizi, can bitkin ''yürek tutsak, dil umutsuz'' köreldik yüreğimizin sesine.
Seyirci umarsız; sevincin çığlıkları kısık, buyur etmiyor evren sinesine.
Ne bilsin; yüreğinde ''incelik barındırmayanlar '' içtenliğin kaleleri kuşatıldı; şefkat uyuşuk, ihanet kol geziyor, kindarlık sinsi ateş. İlim, bilim, soysuzun tezgahında tutsak.


Küresel ısınmanın, küresel ekonominin, emperyalist politikaların bedelini, yine insanlık ödedi, ödüyor...
Çıkarların konuşulduğu samimiyetsiz zirvelere hiç gerek yok, durdurun silah fabrikalarını, kaldırın sınırları yeter...

Ne için savaş neden? Bu soruyu sorup durmalı insanlık bu gün, bir dönem sömürge imparatorlukları başka ülkelerin kaynaklarını tüketmek için savaştılar, bir dönem fetihçi imparatorluklar sınırlarını genişletme hırsıyla yaktılar, yıktılar. Ulus devletler kendileri dışında kalan etnik grupların farklılığına tahammül edemeyip, tekil varlıklarını sürdürmek için saldılar ordularını.
 Sonuç mu? Kadınlar öldü, çocuklar, anne karnında bebekler, erkekler, gencecik ordu üniformalı erkekler. Hayvanlar, kediler, kuşlar, böcekler, ağaçlar ve de her türden bitki..
Söz ve eylem kardeştir, sözlerden öteye gitmeyen her şey benimde ruhumu sıkıyor..
Bunca ihanet bunca yakan, yıkan varken, biz yinede yüreklerde sonsuza dek çiçek açmaya yeminliyiz.

 Olcay Kasımoğlu

Hiç yorum yok: