Translate

28 Ekim 2018 Pazar

Bağnazlık cahilliğe dayanır.


Cehalet; yaşamın her alanın da toplumu pençesine aldı.
Burada ‘’bilgisizlik" anlamında bir cehaletten değil, öğrenilen cehaletten bahsediyoruz.
İnsanlar bir şeyi anlamadıkları anda onu yanlış anlamaya, farklı yorumlamaya başlarlar. Buda cehaletin yer değiştirmesinden ve haksızlığa davetiye çıkarmasından başka bir şey değildir.
İnsanlar, cahil olmayı ve cahilce davranmayı sonradan "eğitim alarak öğreniyorlar" desek kabartı olmaz.
Eğitim sistemimiz, ezberciliğe, hazırcılığa, araştırmanın ve düşünmenin ne kadar önemli olduğu düşüncesi üzerinden değil kolaycılık ve kısa yoldan kazanımlara zemin hazırladığından "resmi eğitim düzenimiz bu" cehalet eğitiminin" ayrılmaz bir parçası haline gelmekte ve koyunlar sürüsü yaratılmakta.
Kulun kula kulluğu da bura da başlamakta.
Cehalet; aydınlanmanın ışığını yok sayıp, toplumun birey olamamış kişilerini arkasına alıp bireye yürü kulum seni kim tutar anlayışıyla kişinin kendine olan güvenini yapay olarak artırır. Sorgulama nedeni olmayan, itaate dayanan, öz güvenden eksik kulluğun birey de yarattığı cahil cesaretiyle istediğin her şeyi yaptırabilirsin. İtaat ettiren için bilgi değil, kıymetli olan sorgusuz, sualsiz kulluktur.
Düşünsenize böyle adamların nasıl gözü kara olabileceklerini. Sorgusuz, sualsiz ipe götürürler. Menfaatçi Sistem böyle insanların cehaletini hep desteklemiştir. Koyun sürüsüne bir koyun daha ilavesinde hiçbir sakınca görmez.
İşini çok iyi yaptığına inanan yetersiz kişi kendini olsun, yaptıklarını olsun övmekten, öne çıkmaktan, ben demekten hiç rahatsız olmaz. Bilgisi, birikimi olmadığı işlere talip olmaktan sakınca görmez, her şeyin hakkı olduğunu ve başkalarına haksızlık edip etmediğini bile düşünmez.
Bu ''cahillik ve cahil cesareti''mesleki açıdan olsun insanı ilişkiler açısından olsun tehlikeli bir ortam oluşturur. Bu tarz insanlar yetenekli ve bilgili insanların çalışma hayatında tabiri caizse yalaka ve okumuş cahiller oldukları için donanımlı, bilgisinden emin olmanın getirdiği mütevazı, alçak gönüllü, yerini haddini bilen insanların önün kesmekte hiç bir sakınca görmezler. Hatta birçoğu amirleri tarafından cesur, aktif ve girişimci olarak desteklenir.
Toplum yaşamın da işini doğru yapandan ziyade işine yarayan, günü kurtaran adamlar, adam olmayanlar tarafından hep desteklenmişlerdir. Buda''örgütlü cehaletin'' oluşmasında rehber olmuştur. Maalesef cehaletin sınırları yoktur, oluşmasın da kitaplara ihtiyaç duymaz. Eylem haline geçen bucehalet büyük tehlikedir...
Belki bu "öğrenilmiş cehalet kısır döngüsünü kırmaya" cahillerin en cahili" olan eğitimli cahillerin lisanlarını kalplerine bağlamak için, onlara "kişisel kültür" yerine "kurum kültürü" kavramını öğreterek, olumlu anlamda bir adım atmış oluruz.
Öyle ki; niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan aciz ve bir o kadar da art niyetli ve kafaları sürekli olumsuzluğa, kötülüğe çalışan, her şeye de muhalefet olan insanlardır.
Bu tarz insanların yanın da fazilet aramak tamamen zaman kaybıdır.
Cahili ikna etmek zordur ama cehaletle, aydınlanmanın farkında lığını fark ettirmek imkânsız değildir. Bunu fark etmeye başladığı an cehalet cahilin tekelinden çıkar birey olma sorumluluğu, bilinci başlar. Buda cehaletin eğitimli olsun, eğitimsiz olsun, cahilliği cehalete kadermiş gibi mahkûm kılmaz.
Zamanın birinde bir padişah; suç işleyen âlimlere, cahillerle birlikte aynı odada kalma cezası verirmiş. Artık fazla söze hacet bırakmayan bu eylemin içeriği bile yeter.
Anlayabilene, sorgulayabilene, doğrudan yana yaşamını düzenleyebilene...

Olcay Kasımoğlu.

Hiç yorum yok: