Translate

24 Eylül 2019 Salı

Bir Aldanış Çağı Yaşadığımız.!

Soğuk iklimlerin; güneş gözlü, ay yüzlü, saçlarına yıldız düşmüş güzelleriyle bir aykırı duruş gibi sesimizde şiir, düşsel rüzgarlardan geçip gelir geleceği yeniden doğururduk...
Oysa şimdi; sözcüklerin arasında çöl rüzgarları esiyor.
Olmuyor, hangi diyara bağdaş kurarsan kur sapa kalıyor çorak düşlerinin eksik umutları.
Olmuyor, söz dolanıyor boğazına, sanki yüzyıllık sessizlik....
Görüntünün olası içeriği: yazı"Görmeyi,hissetmeyi,aydınlanmayı bilmeyen insanların elinde yanlış anlaşıldı bütün bilgiler."
Doğrudur hayat düşünceye, duyguya dayalı olduğu oranda sağlam, doğru, yaşanılası olur.
Bunun yanin da duyudan yoksun olan kimse, ister yargı nitelikli, ister tasarım nitelikli olsun duyuya dayanan bütün bilimlerden yoksun olur.

Hayatın içinde duyularımızın çoğunu kaybettik, kalanlarda yaralı.
Baktığımız her şeyde bir ikilem yaşar olduk.
Acabalarımız, kuşkularımız amansız bir hastalık gibi yayılıyor. 
Baktığımız,gördüğümüz her şeye karşı negatif enerjiyle doldurulmuşuz gibiyiz.
Yüzümüzde ki gülüşün ifadesinden bile şüphe duyar olduk.
Haklının haksızlığa sesini yükselttiği yerde kulaklarımızı tıkayıp, körleri oynuyoruz..
Bir bananecilik aldı başını gidiyor. Hani bana dokunmayan yılan sonsuz yaşasın der gibi.
Yanımızda ki adam gibi adamlardan bile şüphe duymaya başladık, yok canim bir insan bu kadar iyi olamaz ki diye.!
Ne güzel demiş şair Yusuf Hayaloğlu:
"bildiklerini dedi; yüzleştir hayatla ve sınamaktan korkma, doğru ile yanlışı o zaman ayırdedebilirsin."
söylenmeyen sözler boyu
kırılıyorsa yürek
yüreklerinde duran kelimeleri
dile vurmak için
insanlar da savaşırmış kendiyle
üşüyen gölgelerini ısıtmak için
bir avcının telaşıyla sarılırmış zamana
yeni bir şeyler söyleme vakti
onardım ben kendimi
seviyorum yaşamı ve seni...
Olcay kasımoğlu

Hiç yorum yok: