Translate

6 Aralık 2018 Perşembe

Aşınmak gerek öğrenmek için...
''ah... doğmanın dizginlenemez ânı 
hep çocuk kalmanın imkânsızlığı 
sürekli ertelediğimiz varoluş tatmini 
yetişkin olmanın incinen duyarlığı 
efendi ya da köle olmaya namzet manasız arzu 
ah... 
mekânın kuşatmasını esas alan yenilgi...

Rüzgar saçlarını karıştırdı.Başını evet anlamında salladığını gördüm.
“Senin için bin tane olsa yakalarım” dediğimi duydum.Sonra döndüm koşmaya başladım.Yalnızca bir gülümsemeydi hepsi bu.Her şeyi düzeltmiş değildi.Belli belirsiz bir tebessüm.Minicik bir şey.Ormandaki bir yaprak;ansızın havalanan bir kuşun kıpırdattığı bir yaprak.
Ama kollarımı ardına kadar açıp onu kucaklayacağım.Bağrıma basacağım.Çünkü bahar gelince,karların tek tek,tane tane eridiğini biliyorum;belki de ilk kar tanesinin eriyişine tanık oldum.
Koştum.Peşinde avaz çığlık bir çocuk sürüsü,deliler gibi koşan,yetişkin bir erkek.Ama umurumda bile değil.Yüzümü kamçılayan rüzgara karşı,dudaklarımda Pençer Vadisi kadar geniş bir tebessüm,koştum.''
Uçurtma Avcısı - Khaled Hosseını

Kitaplarım, yine baş ucumda yerini almıştı. Daha seçici ve titiz seçimler yapıyordum, kendimi beslemeliydim. Beni yolumdan şaşıracak, enerjimi zehirleyecek, umudumu ve direncimi kıracak hiçbir şeyin ruhuma, bedenime sızmasına izin vermeyecektim.
Sevgiyle yaşamak ve sevgi için yaşamak dururken, bir insan, ömrünün sonuna ya da zaman onu azat edinceye kadar kendi koyduğu korkularla, endişelerle neden mutsuz yaşasın ki !
Kendi varlığımın sınırlarını fark edip, kendi egomu söndürerek, diğer varlıklarla, doğanın sesine, ritmine, müziğine, yüreğimin sesiyle katılmak istiyordum.
Görmeden bakan, duymadan dinleyen, hissetmeden dokunan, düşünmeden konuşan insanlardan uzaklaşarak;
Tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek, herkesten daha çok ,daha kuvvetli yaşadığımı, bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurduğumu bilerek yaşamak istiyordum...
(Simurg Olmak Zamanı

Hiç yorum yok: