Translate

22 Aralık 2018 Cumartesi

Ayrılık yaman 

Ayrılığın ne olduğunu yaşadıkça eleyen insanlar, öğrendiler ki ayrılık ne araya yolların girmesi ne alınan biletlerle uzak diyarlara gidilmesi !
İnsanın kendini anlatmaktan vazgeçmesidir ayrılık.
Yollara yatırdığı gözlerini düş kırıklılıklarıyla toplaması içine.Dışarıda güneşli bir gökyüzü,cıvıl cıvıl kuşlar,ışıldayan nehirler,denizler hepsi nafile gözlerinin gördüklerine küs halini hüzünle yüreğine yedirmesidir ayrılık.

Türküler dinlerken sesinin dost sesiyle çoğalmaması, coşkuya hasret kendi sesinde boğulmasıdır ayrılık. ayrılık gözlerinin dünyaya değmesinden vazgeçtiğin andı sualsiz cevapsız tüm sorgulamaların suskunluğa kendini teslim etmesiydi. çaresiz çocukların kimsesizliğin de gözlerine düşen yaş gibi umarsız ve çaresizdi büyük insan ayrılığı.

İnsan gidişi ayrılık değildir sadece ayrılmadır için de umut bırakır belkiler bırakır asıl ayrılık insanın kendi içinden vazgeçmesidir. Bilirim yaz ortasında kar yağdırmadığını,Bir ağacın dalından yaprağının ayrılmasının ayrılık olmadığını bilirim. 

Ayrılığın geleceğe ışık düşüren gülüşlerde saklı olmadığını biliyorum. Biliyorum ki ışıklı gülüşler ayrılmanın sadece bir daha ki sefere gamzelerde hasretle bekleşmesidir.

Ömrüm azalarak önümden akarken,her yer birbirine bu kadar benzerken ve her şey bu kadar gerçeğin inceliğin de benim korkularımı desteklerken;


Hepimizin vuslata yenik yaraları var ama hiç bir şey ebedi değil.
Nasıl dünya faniyse acılar da fanıdır.
İnsanın toparlanması zaman alır, biliyorum...
''Her yara kendi ağacın da büyür, her yara kendi ağacın da budanır.''
Bitmez sandığımız hayat günü gelince sormadan alır kendini bizden.
Bitmez sandığımız kadar uzun değilmiş diye şaşarız, giden herkesin arkasından bakarak.
Kirpiklerimizin birbirine değmesi kadar kısa olmasına bir kez daha şaşırırız...

içimde ki çocuk bağırıyor...
neredesin?
kanadı kırık kuşlar gibi çaresizim
kimsesiz yüreğim üşüyor sevdiğim
umutsuzluk dehilizinde boğdular beni
yolum şaşırmış yolunu...
neredesin?
bütün söylenmemiş sözlerin hasretinde bitirdin beni
tut bırakma ellerimi desem gelir misin?
beni can diye sarsan yaralarım iyileşir mi
hasretinle daldığım geceler benim değil ki
can yanar dil susar özleyen beden değil ki
gelirim kapının eşiğine, yüz sürerim bastığın yerlere
sen bunun farkında değilsin ki
kururum,yanarım kalırım eşiğinde
sen bu dünyadan vazgeçemezsin ki
neredesin?
hangi bağın bahçıvanısın, söyle ?
ben hasretinde ben umudunda
söyle, sen hangı gül dalının bülbülüsün ?
yağmur bulutlarına karışıp,bütün yenilgilere inat
sevda diye yağacağım üzerine, bekle...

Olcay Kasımoğlu.

Hiç yorum yok: