Translate

18 Aralık 2018 Salı

Sevgi illa ki yolunu bulur, yeter ki insanlar cesur ve yürekli olsun...

Ağzında lafi eveleyip geveleyenlerden oldum olası haz etmem...
Yetmezlik içinde bile mutlu ve dingin olabilir insan. Her şey, doymazlık da gizlidir.
Büyük irdeleme ve küçük yürüyüş başlamasın bir kere; her an yaşam fışkırır hücrelerimizden; en kırılgan zamanlarda, en puslu havalarda bile. 
Ağzında lafi eveleyip geveleyenlerden oldum olası haz etmem...
Yetmezlik içinde bile mutlu ve dingin olabilir insan. Her şey, doymazlık da gizlidir. Büyük irdeleme ve küçük yürüyüş başlamasın bir kere; her an yaşam fışkırır hücrelerimizden; en kırılgan zamanlarda, en puslu havalarda bile.
Bunları yazgı, töre diye yutturanların suratına kalemimle, bilinçle haykırmak istiyorum.
Ve evren eşlik eder, kendi kokumuza, düşlerimize, en olmadık zamanlarda bile.
Yazdığım şiirlere soluk katmak, düşlerin terzisi olmak, çocuklarımın büyüdüğüne şahitlik edip, onlarla yenilenmek ve ruhumun eşini, can yoldaşımı, yaşam sofrasında ağırlamak istiyorum.
Başkalarının gözlerinde aramıyorum düşlerimi. Hayata ve insanlara beklentisiz bakıyorum.
Pek çok insan yalnız gördüğüyle dünyayı algılar, aldığı kadarıyla yorumlar. Aslında her şeyin kendi içinde bir dili vardır ve her şey bir o kadar doğurgandır yaşamda.
Yaşam felsefeme baktığımda: insanca yaşamak, insanı sorumluluğumu yerine getirmek, doğaya, yaşama saygılı davranmak, bu dünyadaki konukluğumu güzelliklerle taçlandırmaktır dileğim.
Duygusal ve spiritüel bakışın dışına çıkıp, reel kalıplar içinde analiz ettiğimde çevremi; dışarıda gürül-gürül bir mavi-yeşildir gidiyor.dünya.
Büyüleyen bir zekanın tasarladığı, üstün yetenekli bir ressamın her sabah tekrar çizdiği,
dünya ölçekleriyle kabul görmüş bir tablo gibi mucizevi güzellikte.
Bu tablonun tadına varabilmenin vahasına çıkabilmek için,aşk ve samimiyet kaynaklı bir zarafet koridorundan süzülmek-çözülmek gerekiyor...
Bir dostun muhabbetinden,bir aşkın nefesinden düştüysen uzağa;
pırıltısız, kanatsız, çığlıksız bir kuytudan öte bir şey değildir dünya.
Harika bir dünya sahnesi var ve herkese yetecek kadar görev dağılımı.
İster seyirci ol, ister yönetmen veya oyuncu; yeter ki insan olalım. 'İnsan olmak' en mühimi ve sevmek, sevgiyi seçmek en güzeli !
Yeter ki öze dokunsun ve candan olsun, hakka, adalete, sevgiye ve demokrasiye inanalım.
"Limon ağacıyla limonlar, nar ağacında nar ve illaki güneşte kızarmak isteyen üzümler.
Sonra yukarıda başımızın değmediği gök, ayağımızın bir basamadığı toprak ve denizler uçsuz bucaksız. Gerisi boş, yalan, insana ait olan. Gerisi boş, biz geçerken var hepsi !"
Hayat bizi yargılamaz, kendi içinde ki öze ulaştırmak için, bütün evreni kalbimizle dinlemeye davet eder.
Yengilerimizi de, yenilgilerimizi de cesaretle karşılayıp, yeri geldiğinde, hoşçakal demenin zerafeti de bir başka.
Yeterki canlar sağolsun, kalpler kırılmasın.
Olcay Kasımoğlu
"Simurg Olmak Zamanı" Romanından

Hiç yorum yok: