Translate

29 Aralık 2018 Cumartesi

Bir çuval inciri batıranlara manifesto gibi;

John Berger'ın 11 Eylül'den Irak Savaşı'na, Filistin'den Katrina felaketine, Nâzım Hikmet'ten Pasolini'ye birçok siyasal soruna ve sanatçıya ilişkin duygu ve düşüncelerini dile getirdiği yazılarından oluşan bir kitap ''Kıymetini Bil Herşeyin.''
İçtenliğini yansıtan zarif bir sadelikle kaleme aldığı bu yazılarla John Berger bizi dünyaya adil, müşfik, ama en önemlisi gören gözlerle bakmaya davet ediyor.
Okumaktan büyük bir keyif aldım.
''Şafak söküyor
odam
geceden ibaret...''
Sayfa:116' dan kısa bir özet:
''Masumiyetin kısa süreli olması kaçınılmazdır, genede çok şey vaat eder. Masuniyet, sürenin kısalığını, bu sürenin yarattığı tehdide bağlı acıları fesheder.
Dışarıdan bakıldığında arzu küçük bir parantezdir; onu yaşayanlar içinse aşkınlık. Bununla birlikte her iki durum da, öncesinde ve sonrasında,gündelik hayat olağan akışını sürdürür.
Arzu, masuniyet vaadinde bulunur. Oysa, mevcut doğal düzenden masum olmak , gözden yok olmakla birdir. Ve arzu, en esrik anında, tam da bunu teklif eder; Yok olalım...
Med-cezir kabarırken
Herkes kendi hesabındayken
Gölgemin boşluğuna
Taşırım senin taneciklerini
Rüzgar onları alıp götürecek
Silip süpürecek her şeyi
Rüzgar bizi alıp götürecek
Noir Desir
Bir kez paylaşıldıktan ve yaşandıktan sonra artık koruyucu özelliği kalmayan masuniyet asla unutulmaz.; yok oluşlar ise görünen ve aşikar olandan çok daha gerçek ve kesin gelir kişiye.
Ta uzaktan canavar düdü''klerinin sesi geliyor. Korkma, kollarımdayken bir şeycik olmaz sana.''
Berger, kitap boyunca değişik şairlerin birçok şiirini de metinlerinin arasına serpiştiriyor. Şair Gareth Evansın kendisi için yazdığı ve kitabına ismini koyduğu Kıymetini Bil Herşeyin adlı şiirini de kitabının başına ekliyor.
''yolculuğun gül sıcağını saklarken ikindi tuğlası
gül solumak için yeşil bir oda tomurcuklar
rüzgar gibi çiçeğe dururken
yaprakları seyrelen huşlar gümüş rüzgar hikayelerini fısıldarken
telaşla kamyonlarda
çit çalısının yaprakları saklarken
anın kaybettim sandığı ışığı
bileğindeki yuva dönen havada çalıkuşunun göğsü gibi atarken
yerin korosu gözlerini bulurken gökte
ve kalabalık karanlıkta açarken birbirine
kıymetini bil herşeyin
kuşların yazdığı harfler sabahın bir ucundan ötekine
baltanın milyon tane eli, toprağın yumuşak eli
zamanın bir adım önünde
kabilelerin kırık dişleri, uzun yurtları
hem saçılmış bozkıra, hem yan yana
kilin küçük, arta kalmış kulpu, neredeyse hayaleti bir testinin
kendini taşır bize topraktan
uzanan kolların vaadi, hepimizin ortak yolu olan o tek sayfa
haritası bir avucun
tortop olmuş
ama bir meşale gibi elden ele
kıymetini bil herşeyin
bize doğru açtıkları patikaların ve onlara açılmalarımızın
çimenin adaletinin, ki sarayları çökertir ama arayış türkülerini saklar
dalgalara isim koyan teknenin, hayatın kasesinin, günlerle dolup sevdiği şeye dönüşmek için batan
ağacın oldum olası tohum diye bildiği şeye dönüşen belleğin
sözlerin
ekmeğin
kapının ardındaki doğrulara uzanan çocuğun
dünya meclisinde coşkulu hayvanların
yeniden birlikte başlama özleminin
insanların, odadaki insanların, sokaktaki insanların
kıymetini bir herşeyin...''
Berger, şiirde de vurgulandığı gibi bizi; emeğin, sevginin, yaşamın, özgürlüğün, haklının kıymetini bilmeye ve bunun için mücadele etmeye çağırıyor.
Ne olursa olsun;
Çoğunluğa bağlı olmayan tek şey insanın vicdanıdır.

Hiç yorum yok: