Translate

16 Aralık 2018 Pazar

Yüreğinle sevmek

''Ağaçların sallanışı
kuşların kanat çırpışı, kim der sesi yok diye''
Kalbimde evi, kim der yok diye...
Bitmemiş aşklardan düğümlere, yaşanmamış duygulardan tatmin olunmamış ilişkiye;
gizliye saklıya, arkadan iş çevirene, hırsından delirene, tutkusuna yenik düşene, can yakana, can alana, dönüşüme direnene, ben deyip bize geçemeyene yaşam bir şey verir mi sizce?
Ne olursa olsun, yaşımız kaça vurursa vursun kendimizle barışık değilsek, hiç bir şeyden zevk almayız. yaşamayı bilmek bir kültürdür. Bugün binlerce insan eğlence değince akıllarına ilk önce para geliyor. Para olmadan nasıl eğleneceğiz deniliyor. Öyle bir algı oluşturulmuş ki, yaşamak para olmadan mümkün değilmiş gibi !
Oysa bir sürü sanatsal etkinlikler bedava, çok cüzzi bir bütçeyle sinemaya,tiyatroya gitmek mümkün. Manzara seyretmek, kuşların sesini dinlemek, güneşin doğuşuna şahitlik etmek, gece yıldızlarla oynaşıp hoş beş etmek bedava. Dostlarla bir çay içip, sohbet etmek, birine iyi davranmak, gülümsemek bedava.
Güneşin, rüzgarın, denizin, sanatın, sevginin fiyatı yok. Keşke kötü gün parası diye biriktirdiğiniz o gayrimenkuller, bankadaki kabarık hesaplarınız kadar olmasa da, yaşama aşkla,sevgiyle dokunsak, mutlu anılar bıraksak. İçimizde kalmayan ukdeler, cıvıl cıvıl bir yaşam dökülse eteklerimizden.
Bunlara sahip olmak ancak kültürle mümkündür. Para kazanmaya emek verdiğimiz kadar kültür edinmeye de emek verelim.

Hayatımı sana harcadım, senin için saçımı süpürge ettim söylemlerinden kurtulup, seninle yaşamak ne büyük lezzet, seninle yaşamak ne büyük lezzetti diyebilsek, daha güzel ve anlamlı olmaz mı dünya ?
Hem seven sevdiğinin yaşamını heba etmez ki ! Bu çocuklarımız olsun, sevdiklerimiz olsun, hiç kimse kendi yaşamını acıya kedere boğarak feda etmesin kendini.. 
Bunun adı adanmışlık da değil.
Mutsuz çoğunluklara dönüp baktığımızda bunu açık ve net görmekteyiz.
Hayat, şimdiki zamana indirgenir ve mekanikleşmeye başlar.Kişi kendisini ve diğerlerini değerli görmekten vazgeçer.
Sosyal ilişki seviyesi minimuma iner, kişiler umutsuz ve yönünü kaybetmiş gibi hissederler.

Bir dostun muhabbetinden, bir aşkın nefesinden düştüysen uzağa;
pırıltısız,kanatsız,çığlıksız bir kuytudan öte bir şey değildir dünya.
Ve harika bir dünya sahnesi var, herkese yetecek kadar da görev dağılımı. İster seyirci ol, ister yönetmen veya oyuncu, yeter ki önce insan ol...
'İnsan olmak' en mühimi ve sevmek, sevgiyi seçmek en güzeli... Yeter ki öze dokunsun ve candan olsun...
Bir dostun muhabbetinden, bir aşkın nefesinden düştüysen uzağa;
pırıltısız,kanatsız,çığlıksız bir kuytudan öte bir şey değildir dünya.
Ve harika bir dünya sahnesi var, herkese yetecek kadar da görev dağılımı. İster seyirci ol, ister yönetmen veya oyuncu, yeter ki önce insan ol...
'İnsan olmak' en mühimi ve sevmek, sevgiyi seçmek en güzeli... Yeter ki öze dokunsun ve candan olsun... · 
Severken seni
sevda bu
dile kolay
gözleriyle örterken geceyi
çocuk yanımı kurgular düşlere
evrenin
en güzel
yüzüne dokunmuşum gibi
parmak uçlarıma kokusunu getirir
çiçekli dallara binmiş gibi
sıcak bir düşün terinde
içim
sana sırılsıklam
sahi
birer gül inceliğinde mi
ömrünün hikayesi
buğulu bir nasihat mı
içinde ki çocuk gözlerin
severken seni,
düşlerimi süsleyişin
yağmur sonrası
bir bahar sabahı gibi
öpüyorum
alnının
ışıklı yamaçlarından
bir ağacın
dal budak saldığı kökler gibi
sende yeniden doğuyorum

Resim: Utagawa Hiroshige
1797 - 12 Ekim 1858
Japonya


Hiç yorum yok: