Translate

24 Aralık 2018 Pazartesi

Her insan ikinci bir şansı hakeder, ama aynı hata için değil.
Yılmaz Erdoğan'ın yazdığı, Altan Erkekli'nin ''Bana bir şeyhler oluyor'' oyununda seslendirdiği;
''Yaşamak dedi tek marifetiniz, biraz özen gösteriniz!..''
Devam etti;
''Yalnızlık,
Her kimliğe doğuştan yazılı tek uğraşıdır insanın bir yaşama sırasında...
Tek sermayesi, sahip olduğu tek şeydir, kıymetini bilmelidir, dedi...
Yalnızdır insan, hep kalabalıklara karışma telaşı bundandır.
Kalabalık yalnızlıklar, yalnız kalabalıklar oluşur, şehir şehir, ülke ülke.
Kalabalık arttıkça, artmaktadır yalnızlıklar.
İnsan, bir ölümü istemez, birde ondan beter bir yalnızlığı, ama ikiside muhakkak gelir başına bir yalnız yaşama sırasında.
Ölümün değil ama yalnızlığın bir tek çaresi var, dedi...
Tek çaresi aşk'tır bir yalnız yaşama sırasında nefes almanın.
Aşkta zaten iki yalnızın, ortak bir yalnızlıkta buluşmasıdır, dedi...
Aşık olun, gösterin birbirinize yalnızlıklarınızı.
Nasılsa ayrılık insanın kendi tek kişilik yalnızlığını özlemesi.
Sade ölüm değil, ayrılıkta yaşamın emri.
Evet söyledi, ya da ben duydum.
Duyduğuma göre elbet bir ses söyledi bu söylendikçe usulen söylenir olan sözleri.
Evet duydum söyledi,
Her duyduğumda ağladım ve çok ağlayışım sırasında duydum,
Kalbim tutarak tuttu duyduklarıma,
Soruldu dedi cevap alındı,
Yaşamak dedi, tek marifetiniz; biraz özen gösteriniz.
Zulüm; kimse zalimlik yapmayınca biter, mazlumlar dahil dedi...
Ama yapmayın o daha bi çocuk dedi Tanrı...
Ya gördüm neyleyim, insanlar vardı duvarın içinde.
Ya ben hep duvara konuştum, ya da duvar değil konuştuğum, içinde insanlar var.
Nedense beni anlasın istedim içinde insan olan duvarlar...
Bilmiyorum, belki de ben gerçekten delirdim, onlar; haklı belki de,
İçinde değil duvarların insanlar, SADECE ARASINDALAR.''
Aynı şeyi farklı şekillerde yaparak aynı sonuçları almak bizi genişletmiyor. Zaman artık, hızlı hazırlanan ve yavaş sindirilen yiyeceklerin; büyük adamlar ve küçük karakterlerin; yüksek kârlar ve sığ ilişkilerin zamanı olsa da; geçmişin izleri halen bizimle yüz yüze. Yeter ki yüzümüzü, yüreğimizi çevirelim  içsel güzelliklere. Onurlandıralım evrenin göğsüne sanatı işleyip gidenleri. Bize bırakanlara minnetle, bizde geleceğin kuşaklarına kültür mirasımızı devredelim. 
''Her zaman, komşunuzu da kendiniz gibi sevin- ama önce, kendini seven birileri olun.'' diyen Neitzsche'ye hak vermemek mümkün mü!
Dokuna dokuna, anlam ve mana katat kata, Katanlara minnetle...
Olcay Kasımoğlu


Hiç yorum yok: