Translate

24 Aralık 2018 Pazartesi

BİRLİKTE ÜRETİLİR

http://siyasalyasam.com/yazarlar/birlikte-uretilir/

Eğlendirirken, düşündürmeye, hayatı göstermeye, ayna tutmaya kadar uzanan geniş bir yelpazeye yerleşir tiyatronun önemi ve varlık gerekçesi.
İstanbul Göle kadın meclisinin kadınları olarak bu etkinliğin en önemli işlevi; gösterimden elde edilen gelirin okuma imkanı olmayan çocuklar için toplanması...
Ve;
Cinsiyet ayrımcılığının en yoğun hissedildiği bölgelerin sorunlarını bizzat yaşamış kadınların rol aldiği bir tiyatro olması başlı başına önem arz ediyor.
Kendi yaşamamış olsa bile kendinden önce ki kuşağı, kuşaklar yaşamış.
Her zaman dile getirdiğim bir şeydir.
Yaşamayan sadece dinler, duyarlılık adına empati kurmaya çalışır. Lakin yaşayanlar hissettirir. Gözlerinde ki yaş, seslerinde ki ritm, acının ve sevincin yerküresidir.
Bugün çoğumuzun yakındığı, yaşadığımız sorunların temelinde, sosyalleşememenin ve insan eğitimi eksikliğinin olduğunda hepimiz hemfikiriz.
Elimizi taşın altına koyalım, sahip çıkalım.
Coğrafya kader olmamalı.
Eğitim ve öğretim bir kesimin ayrıcalığı olmamalı. Hele ki,paranın koşullarında alınacak bir duruma getirilmişse en acısı da bu işte.
''Kendimize kim olduğumuzu hatırlatmak için hepimizin aynalara ihtiyacı var.''
Her akşam televizyon dizilerinin başında, hayatlarını başkalarının hikayeleri üzerinden yaşayanlar, dizi kahramanlarıyla özdeşleşerek gerçeklik algısını yitirenler, kendi hayatlarına ne kadar ilgi gösterirler veya kendi hayatlarının sözcüsü olabilirler?
“Hissetmediğimiz yaraları iyileştiremeyiz.” demiş S.R.Smalley.
”Başkalarından uzak durabilirsiniz ama kendinizden değil. İçinizdeki bildiğiniz değil, bilmediğiniz sizi yönetir. Önce içinize sonra çevrenize bakın ve ilgi gösterin; yıkıcı bir sona doğru gitmemek için”
Bizim çocuğumuz iyi bir eğitim alabilir. Ya o uzak dediğiniz, dediğimiz; okula, öğretmene ihtiyacı olan çocuklar, onlar bir gün gelip sormayacak mı 'Eğitim bir haksa' biz bu haktan nasıbımızı niye almadık?''
Umursamazlık almış başını gitmiş, şiddet ve ölüm haberlerin, etkili bir korku filmi tadında izleyen seyircinin “kurban etkisi” denilen şiddete kayıtsız kalma durumuna dönüşmüşse yeniden silkelen meliyiz !
Kendi hayatının anlamını değil, başka hayatların anlamı üzerinden yaşama yürüyenler, kendi hayatlarının yaratıcısı nasıl olabilirler?
Şiddetin her türlüsüne karşıyım. Kayıtsızlık da bir şiddettir. İnsanlar acı çekerken, eğitim hakkından yoksun bırakılırken bundan rahatsız olmuyorsan, yaşam içerisinde aslında yoksun.
Acılar zamanla dilsizleşir, unutur geldiği yeri. Bıçak gibi keser,
İnsan olmak onurdur, onurlu olmak insan olmaktır.
Yaşatmak, yaşamak bir değerse, duyarlılık da bu sürecin tamamlayıcısıdır.
Onuru ve sağlıklı bilinci olan herkes haktan ve adaletten yana tavır alır.                                                                                                       
Sevemedim yarım yamalak insanları, yarım yamalak sevdaları, yarım yamalak iyilikleri, yarım yamalak yaşanan hayatları, dilin altında dönen dolapları,.
Gösteriş budalası kuklacıları, kendini bulamayan aymazları sevemedim..
Yaşamak ve yaşatmak hakkının akla karanın tam ortasında kalmasını sevemedim..
Sevemedim kendine namusluları, kendi kapısına gelinceye kadar üç maymunu oynayanları sevemedim..
Ne güzel demiş Dante;.,
“Başkalarının ekmeği acı,
başkalarının merdivenlerinden
çıkmak eziyetlidir.”
Dünyanın her yerinde gelecek ufku olmayan insanların hayata karşı tutumları, çaresizlik içinde bilinmeyeni beklemektir. Geleceğe yönelmeyen hiçbir insan kendisini yenileyemez...
Hayat eylemleri sever...

http://siyasalyasam.com/yazarlar/birlikte-uretilir/

Hiç yorum yok: