Translate

22 Aralık 2018 Cumartesi

Sevgiler ayak üstü
hep aynı sessizlik
hep aynı yalan masal
ah ki ah hep aynı çıkışlar
değişmiyor melodisi
aynı yüzlerde farklı sesler
anlamıyor bendeki yürek
Aslında ben şanssızım, kadersizim diyen insanlarla, hayat aynı fikirde değildir. Hayat güçlü ve cesurları, kendi yaşam manifetosunu oluşturanları sever.
Sevgiler ayak üstü,yanlış aynalara yöneldik unutmak için öyle bir süsledik ki eksik kalan insan yanlarımızı saklı öykünmelerle örseledik hoyrat yüreklere düşen sevdalar..
Teknoloji ve insan; ekmek aslanın ağzında derken, yaşamın yolları üzerimizden birer birer kayıyor.
Kah deniz, kah kara, kah başımızın üzerinde dönüp duran gökyüzü bizimle zahir zamanı yudumluyor.
Akıl ve emekle büyük şehirler inşa ettik ama ekmek yine aslanın ağzında.
Ne kadar buluş ne kadar teknoloji o kadar sevgiler ayak üstü.
İcat ettiklerimiz yaşama kolaylık getirirken, kurulan fabrikalar insan yararına derken; ruhlar dişi çarklar arasına sıkıştı.
Fabrikalar insan aklı ve gücüyle katıldı hayata.
Oysa; ne kadar teknoloji o kadar yalnızlık düştü insan payına.
Ekmek, aslanın ağzında değil; midesinde.
Aslında çelişkilerle dolu bir denge.
İcat fazlalaştıkça, insanlar bilinçleneceğine, insan insana kul oldu.
Tersine günden güne arttı yoksulluk. Mide yoksunluğu, akıl ve duygu yoksunluğu artıkça artıyor..
Yaşamı ciddiye almak; başkalarının kendi olabilme haklarını ihlal etmeden, yaşamın her anını kuşkuya, hesaplara dökmeden ''insan olabilme coşkusuyla yaşamak'' dünyaya güzel gözlerle, yüreğin derinliğinden bakmak.
Yaşamı yedeğimde saklamak değil, yaşamı yaşanılır kılmak ve anlamlı yaşamak istiyorum diye bilmektir yaşamak.
Sadece gördüğüyle yaşamı yorumlayanlara, yaşama gereksiz anlam yükleyenlere fazla bir şey vermez.

Hiç yorum yok: